Bölümü yayınlayıp hemen ders çalışmaya uçuyorum,
malum, 23 gün kaldı...
Keyifli okumalar!
.
.
.
9.Bölüm
"Bak bu son perde, oyun yok bundan sonra..."
Kulaklarımda çalan şarkıya eşlik ede ede vileda sopasını yerde gezdirmeye devam ettim. Çocuklar uyuyunca çok sıkılmış ve Ebru ablaya yardım etmeye başlamıştım.
Tam koridoru silerken zilin sesini duydum. "Ben baktım!"
Kulaklıkları çıkartarak kapıyı açtığımda karşımda genç bir adam duruyordu. "Buyurun?"
"Sen fotoğraflardan daha güzelmişsin."
Kaşlarım çatıldı ve boğazımı temizledim.
"Korkma korkma." Deyip güldü ve içeriye geçti. "Ben Onur'un arkadaşıyım. Onur da gelecek birazdan."
"Peki...Size nasıl inanacağım?" Kahkaha attı ve salona doğru ilerlerken cebinden telefonunu çıkardı. Vileda sopasını bırakarak peşinden gittim. Koltuğa rahatça kurulup göz kırptı ve telefondan bir şeyler yaptı.
Telefondan arama yapılırken duyulan ses duyulmaya başladığında kaşlarım çatık izliyordum. Birkaç saniye sonra hoparlörden Onur Bey'in sesi geldiğinde kaşlarımı düzelttim ve sessizce dinlemeye başladım. "Efendim Murat?"
"Onur kanki, geldim ben. Sen neredesin?"
"Geliyorum on dakikaya. Şu hitabı kullanma demedim mi ben sana? Çocuk muyuz biz?"
"Arın Yengem beni hırsız sandı, onu inandırmak için aradım seni."
Duyduğum şeyle gözlerim koskocaman olurken utanıp başımı eğdim. Arın yengem?
Hoparlörden Onur Bey'in kuvvetli kahkahası yükseldiğinde şaşırarak telefona baktım. Kızmasını beklemiştim. Sonuçta ben onun arkadaşının, hatta kimsenin, yengesi değildim.
Murat Bey'in muzip bakışlarıyla karşılaştığımda yutkundum ve sessizce beklemeye devam ettim. Onlar konuşmayı sonlandırınca ne yapacağımı bilemeyerek bakındım. Ve beni kurtaran yine canım Peri ve Asaf oldu.
Ağlama sesiyle hızlı adımlarla salonu terk ederek merdivenleri çıktım. Açık kapıdan odaya girip öne Asaf'ı, sonra Peri'yi kucağıma aldım. İkisi de kucağıma geldiği an da kafalarını boynuma gömmüş ve ağlamayı kesmişlerdi.
Parmağını emmeye başlayan Peri'nin kafasına bir öpücük kondurdum ve kafasını kaldırıp uykulu uykulu beni seyreden Asaf'ın yanağından öptüm. "Günaydın meleklerime!"
"Ayye!" diyen Asaf'ı tekrardan öptüm. "Efendim aşkım?"
"Şu!" güldüm ve ikisini de kucağımdan indirip çekmecelerinin üzerinde duran mavi biberonu alıp Asaf'a uzattım. Hevesle elimden kapıp dudaklarına götürdüğünde pembe olanı alarak eğildim ve uykulu uykulu etrafı seyreden Peri'ye eğildim. "Su içmek ister misin Peri'm?"
Kafasını salladı ve kardeşi gibi, "Şu." Diyerek elime uzandı. İştahla içtiği su çenesinden akarken üzerini ıslatmaması için elimi altına tuttum.
"Benim canım yeğenlerim amcalarını özlemiş mi?!"
Üçümüzde yerimizde sıçrarken kapıdan giren Murat Bey'e sinirle baktım ancak yanlış anlamaması için ona bakmayı kesip su içmeyi bırakıp Murat Bey'e şaşkın şaşkın bakan ikizlerden biberonlarını aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anne -dadı-
ChickLit● Evden kovulup iki meleğin annesi olan, Onur'un hayatının anlamına anlam katan Arın'ın hikayesi. * "Sizi anlamıyorum Onur Bey! Neden bir anda böyle davranmaya başladınız?!" "Çünkü sana deli gibi aşık oldum!Seni deli gibi kıskanıyorum!" * ● // Ba...