Felix, hala yüzme takımına bakıp kendi kendine gülen Changbin'in kafasına vurduğunda Changbin "Ah," deyip kafasını ovmuş daha sonra da parmağıyla yüzme takımındakileri göstermişti. "Onları görüyor musunuz," dedi.
"Kanka salak salak sorular sormasan da direkt sadede gelsen amk. Nasıl olur?"
Jisung'ın cümlesinden sonra Changbin burnunu çekip kafasıyla yine yüzme takımını işaret etmişti. "Kaptanın yanındaki siyah saçlı çocuğu görüyor musunuz?"
"EVET AMK GÖRÜYORUZ!"
"İşte o sana girsin Jisung."
Jisung ve Changbin birbirine girdiğinde Felix onları ayırmaya çalışırken arada en çok dayağı o yemişti. Kafamı masaya vurarak ağlamaya başladığımda hepsi bir anda durup bana dönmüştü ve Changbin üstünü düzelterek tekrar yanıma gelmişti. "Ya dur tamam."
"Bittim ben. Üniversite benim için cehennem artık."
"Ya oğlum hayır. Kurtulacağız Minhyuk'tan."
Changbin kendinden emin konuştuğunda "Nasıl olacak o," diye sordum.
"Şu siyah kafayla sevgili olacaksın. Minhyuk da siktir olup gidecek."
Hepimiz Changbin gibi yüzme takımındaki siyah saçlı çocuğa döndük. Gideri var mı yok mu diye çocuğu inceliyorduk resmen.
"Yakışıklı."
"Vücudu iyi."
"Popüler."
"Sert, hrr."
???
"Sözünü dinleten bir tip."
"Minhyuk onunla yarışamaz bu yüzden pes eder."
Sırayla çocuğu öven üç salağa bakıp en son Changbin'e döndüm. "Bu mu yüzde beş yüz işe yarayacak muhteşem planın," dediğimde gururla kafa sallamıştı.
Minhyuk'un önüme koyduğu kabak dilimlerini ona fırlatmaya başladığımda "Yine noldu ya," deyip eliyle kendini korumaya almıştı.
"Gerizekalı! Erkeklerden hoşlansam zaten gider Minhyuk'la sevgili olurdum. Aptal! Gelmiş bana yine bir erkekle sevgili ol diyorsun!"
"Minhyuk'la sevgili mi olurdun? Hani senin tipin değildi?"
"O ayrı bir konu!"
"Hayır asıl konumuz o!"
Ellerimi tutarak kafamı siyah saçlı çocuğa çevirmişti. "Şuna bir bak," dedi. "Gerçekten sevgili olmayacaksın zaten. Sadece öyleymişsiniz gibi davranmasını isteyeceksin," dediğinde üçümüz de merakla devamını bekliyorduk. "Adı Hwang Hyunjin. Minhyuk seninle Hyunjin'i birlikte gördüğünde onu tercih etmediğini anlayacak. Hyunjin'e bir bak ya. Minhyuk'u üçe dörde katlar. Minhyuk onun yanında şansı olmadığını anlayacak ve güle güle. Sen de sahte ilişkini sonlandırıp çok sevdiğin kızlara geri dönebileceksin."
Üçümüz Changbin'in söylediklerini tartarken Changbin kendinden emin bir şekilde oturmaya devam etti. "Kesin işe yaracak."
"Eminsin yani?"
"Matematik bu. Matematikte hata olmaz."
"Nesi matematik amk? Sallayıp durma."
"Ya sen kankana güven."
İç çekip uzaklaşan çocuğa bakarken Felix aklımdaki soruyu sormuştu. "İyi de nasıl ikna edecek çocuğu?"
"Valla orası Jeongin'e kalmış. Sağlam bir teklifle gitmen lazım çocuğa."
"Ne teklif edeceğim ki? Para falan?"
"Kendine hayat kadını tutmuyorsun kardeşim."
"Belki para isteyecek amk? Sen olsan ne karşılığında yapardın?"
"Kölem olman daha çok hoşuma giderdi. Ayak işlerimi yaptırırdım. Benim yerime derse girip not tuttururdum falan."
"Sen çok kötü bir insansın."
"Yalnız," diye araya girdi Changbin. "Minhyuk'un inanmama ihtimali var. Sonuçta sahte sevgili olayını bir kere yaptık. Bu yüzden gerçekçi olmanız lazım."
"Daha çocuğun kabul edip etmeyeceğinden emin bile değiliz," dedim.
"İkna etmen lazım. En iyi seçeneğimiz o."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.