jeongin
"Raporlarınızı en geç haftasonuna kadar bana mail atmış olun!"
Ders bittiğinde kafamı sıraya koyup bizimkilere baktım. Hepsi ölü gibiydi.
"Sırf senin için katlanıyorum şu adamın dersine Felix haberin olsun," dedi Changbin. Felix gülümserken Jisung kulaklarını kapatıp "Yuh ya," diyerek ayağa kalkmıştı. Gülerek ben de kalkıp çantamı omzuma attım.
Kalan ikili de peşimizden gelirken Jisung yemeği başka bir yerde yemeyi teklif etmişti. "Benim yüzümden başka yerde yemeye gerek yok. Minhyuk'tan kaçamıyoruz zaten," dedim.
Üçü gülerken binadan çıkmıştık. Bir şeyler konuşmaya devam ederken fakültenin önünde nefes nefese kalan çocuk gözüme çarpmıştı. Islak saçlarıyla buraya koşarak gelmiş gibi duruyordu.
"Hyunjin değil mi o?" Benden sonra ilk fark eden Felix olmuştu. "Valla o."
"Fakülteni nerden biliyor," diye bana döndü Changbin. Omuz silkip "Bilmem," dedim. "Belki Chan söylemiştir. Geçen gün onunla burada karşılaşmıştık."
"Niye geldi ki?"
"Bilmem," der gibi omuz silktim. Onun yanına gittiğimizde Hyunjin kafasını kaldırıp gülümsemişti. "Selam," dedi.
Kimse bir şey demeyince "Selam," diyen Felix olmuştu. Diğerleri de kafasını eğerek karşılık vermişti. Ben ise bir şey demeden Hyunjin'e bakarken neden burada olduğunu açıklamasını bekliyordum.
"Geldim," dedi.
"Neden?"
"Ne demek neden? Söz verdiğim gibi burdayım işte. Antrenman biter bitmez geldim bu sefer."
"Gerek yok, kendim hallederim," deyip yürümeye devam etmiştim. Ben giderken Felix'in Hyunjin'e "Kusura bakma," deyişini duymuştum. Kusura bakmaması gereken hangimizdi acaba?
Bana yetiştiklerinde "Bad boy," diye uzatarak söyledi Changbin. Umursamadan yürümeye devam ettim. "Kanka çocuk koşarak gelmiş lan. Böyle mi davranılır?"
"İstemiyorum gelmesin ya."
Üçü Hyunjin hakkında konuşmaya devam ederken yemekhane sırasına girmiştim.
"Oha çok sıra var bugün."
"Bekle beş dakikaya dağılır millet."
"Jeongin, Minhyuk hala gelmedi," dedi Changbin gülerek ve şaşkınlıkla. Ben de şaşkındım.
"Yemeğini almıştır belki."
Yemekleri alıp masalara geçmiştik ve Minhyuk hala ortalarda görünmüyordu. O öğlen yanımıza gelmemişti ve rahatça yemiştim yemeğimi. Sonunda beni saldı diye mutlu mutlu yürürken ansızın arkamdan gelip koluma girmişti. "Jeongin!"
Hay Jeongin'i s...
Etrafına bakıp tekrar bana döndüğünde ne oluyor der gibi ben de etrafıma bakmıştım. "Naber Jeongin? Seni özledim."
"İdare eder."
"Canını sıkan bir şey mi var?"
Kafa sallayıp ona baktım. Sen.
"Bana söyleyebilirsin," dedi. Sensin, sen. Anla artık lütfen. Nolur ya.
"Boşver, önemli değil."
"Jeongin. Şimdi benim dersim var. Çıkışta burda olursan seni bulurum. Görüşürüz." El sallayarak uzaklaşmıştı. Ben de çıkış kapısına doğru yürümeye başlamıştım. Bugün dersim bitmişti zaten. Bizimkiler çoktan toz olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2=1 ーhyunin
Humor"Hey bekle! Erkek arkadaşım olur musun? Sahte ama gerçek değil yani."