Jisung iki omzumdan tutup beni sarsmıştı. "Bunları konuşmuştuk Jeongin," diye bağırdı suratıma.
Hyunjin şuan tekti ve hepsi onunla konuşmam için mükemmel zamanın bu olduğunu düşünüyordu.
Yürüyen çocuğun arkasından beni ona doğru ittiklerinde Hyunjin çıkan sesle arkasına dönmek için hamle yapmış ben de arkama bile bakmadan bizimkilere doğru koşmaya başlamıştım.
"Aptal."
"Gerizekalı."
"Kanka napıyon?"
"Ne var be? Heyecanlandım," diye çıkıştım bizimkilere. "Her gün millete sahte sevgilim olur musun diye sormuyorum."
"Geçen gün Lia'ya sordun," dedi Jisung. "Şimdi ne bu hareketler?"
"O kızdı. Bu erkek."
"Ne fark eder?"
"Nasıl ne fark eder abi? Birisinin pipisi var diğerinin..."
"Of Jeongin!"
Umursamadan adımlarımı hızlandırıp önlerine geçtim. "Ben derse gidiyorum. Siz de siktirip gidin canım arkadaşlarım."
"Çocuğu bir daha tek bulabilecek misin Jeongin?"
"Niye bulamayayım ya?"
Changbin kesin bulursun bakışı attığında laf söylemek için hazırlanıyordum ki Felix'in kafasının arkasından koşarak bu tarafa gelen Minhyuk'u görmüştüm. "Jeongin," diye bağırıp el salladığında bizimkilere "Görüşürüz," deyip fakültenin içine doğru koşmaya başladım.