Büyük şehirlerde yaşayanlar bilirler, günün her saatinde farklı manzaralar sunar şehir size. Bade tipiye dönen karın altında yavaş yavaş ilerleyen taksinin camından akıp giden binaları izledi. İnsanlar çoktan evlerine çekilmişler, caddeler boşalmıştı. Zaten bir tek karda yavaşlardı bu şehirde hayat. Onun dışında hep dörtnala. Bade de, Engin de yıllardır bu koşuşturmanın içindeydiler, bazı haftalar seyahatleri çakışıyor ve birbirlerini hiç göremedikleri oluyordu. Bazen de programları öyle güzel denk geliyordu ki başka şehirlerde, hatta başka ülkelerde buluşuyorlardı. Bade en çok bu buluşmaları seviyordu. Hem yabancı bir şehir hem de kavuşma... Hep çok romantik bulurdu. Son zamanlarda planları pek uymamış, görüşememişler, planladıkları şehirlerarası buluşmalar da Engin'in iptallerinden dolayı gerçekleşememişti. Ama olsun, ayrı kaldıkları günler ne kadar çok olursa kavuşmaları da o kadar güzel oluyordu. Ya da Bade öyle sanıyordu.
Çalan telefonla bakışlarını artık geride kalan şehir manzarasından çekip elindeki telefona baktı.
Engin arıyor...
Sessize alıp kapanana kadar ekrandaki yazıyı izledi.
Ardından ekran karardı.
Bip sesi ile yeniden açıldı.
Engin: Kapıyı aç, lütfen...
Engin: Sen açana kadar gitmeyeceğim biliyorsun, değil mi?
Engin: Bana beş dakika ver sadece
Engin: Bütün apartman kapıya toplanmadan aç şunu.
Engin: İçeridesin değil mi?
Engin: Bade çok özür dilerim
Engin: Bu bizi ayıracak kadar önemli bir şey değildi, bir anlıktı
Engin: Lütfen aç şu kapıyı
Engin: Bizim koca bir geçmişimiz var, bizim bir hayatımız var, bir anda silemezsin
Engin: Lütfen konuşmama izin ver.
Engin: Bade?
Neden bahsediyordu bu adam? Neymiş bir anlık olan? O kızın bacakları arasında kendinden geçerken görmüştü Bade onu, daha ötesi var mıydı? Aldatılmıştı, bir kere, beş kere ne fark ederdi. Daha fenası inkar edecek durumda da değildi Engin, nasıl savunacaktı ki kendini? Bunun affı olur muydu? Gözlerinin gördüğünü yok sayabilir miydi? Yeniden sevebilir miydi?
Hayır, bunun dönüşü yoktu. Engin hayatından gidecekti. Bunun için bir süreliğine giden kendisiymiş gibi görünebilirdi ama buna ihtiyacı vardı. Ortak arkadaşlarının acıyan bakışlarına ya da onları barıştırmaya çalışacak aile bireylerine bu imkânı vermeyecekti.
Bir kez daha bipledi telefon.
Engin: Bak ben bunu planlamamıştım. O kıza bir gün bile cesaret vermedim, sadece oldu işte. Lütfen lütfen lütfen dinle beni.
Engin: Benim sevdiğim sensin, benim hayatım sensin.
Engin: Beni böyle ortada bırakamazsın.
Engin: Neredesin Bade, yanına gelmeme izin ver. Sana sarılmama izin ver.
Engin: Beni affetmene ihtiyacım var.
Engin: Bir tek hata Bade, sadece bir tek yanlış yaptım, affedemez misin?
Engin arıyor...
Dört Cevapsız Arama.
"Hanımefendi uçağınız kaçta? Yol çok berbat, yavaş gitmek zorundayım," diyen taksi şoförüne baktı. Adam direksiyonu sıkı sıkı kavramış, cama iyice yaklaşmış, sürekli gidip gelen sileceklerin ve sileceklere rağmen cama yapışan kar tanelerinin arasından dışarıyı görmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ
ChickLitBade hayal ettiği hayatı yaşıyordu. Onu çok seven bir sevgilisi, birlikte yaşadıkları kutu gibi bir evi, yayınlanmış ve biri de dizi olmuş beş kitabı ve artık hedef kitlesinin bildiği bir ismi vardı: Bade Değer En iyi zamanların çocukluktan beri ayr...