Kelebek dokunuşu gibi bir dokunuş hissetti önce. Belli belirsiz, varla yok arası... Küçük, çok küçük bir temas, kelebekleri korkutmak istemezmiş gibi. O küçücük dokunuş önce nefesini kesti Bade'nin, sonra kalbi gümbürdemeye başladı. Julyo'nun nefesi miydi yakan, bir anda fazla mesaiye başlayan kalbi mi ısıtmıştı bu kadar dudaklarını. Yanıyordu alev alev, dışarıdan bir gören olsa muhtemelen görürdü alevleri. Sonra birden buz kesti ortalık, konduğu gibi uçmuştu kelebek, sımsıkı yumduğu gözlerini aralayıp ürkerek baktı uzun kirpiklerinin arasından. Buz mavileri gördü, hemen gözlerinin önünce sonsuz bir mavilik serilmiş gibiydi, buzla kaplı sonsuz zirveler! Sorar gibi bakıyordu. Bakarken korkar gibi, korkudan duracak gibi. Durmasındı, buzdu tek çaresi Bade'nin, yanıyordu çünkü...
Gözlerini onay verir gibi yavaşça kapatıp açtı, kendi alevi vurmuştu bu sefer sonsuz mavilere, Julyo kelebekleri tek tek toplar gibi küçük küçük öpücükler kondurdu dudaklarına, sonra biraz daha fazlası, daha da fazlası, zaten alamadığı nefesler derin bir öpücükle iyice kesildi Bade'nin. Kalbi atmayı durdurdu, şöminedeki odunlar bile çıtırdamıyordu artık. Bir öpücük dünyayı nasıl durdurabilirdi, bunu sorgulayacak zihinsel faaliyetleri de durmuştu Dünya ile birlikte...
Belki saniyeler, belki de saatler geçmişti Julyo'nun dudakları arasında. Başladığı gibi küçük öpücükler bırakarak geri çekildi Julyo. Çekilmeseydi ya keşke, Bade yaşamak için gereken nefesi hep onun nefesinden solusaydı, ne ara doladığını fark etmediği elleri hep böyle sırtında kalsaydı, kokusu hep burnunda, dudakları dudaklarında. Bir elinin Julyo'nun geniş omzunda, diğerinin ensesindeki saçlarında olduğunu fark etti, ani bir hareketle toparlandı, utandığını belli etmemeye çalışarak gülümsedi. Julyo da gülümsüyordu, ama tedirgindi. Şimdi ne olacaktı, sohbet ediyorlardı güzel güzel, şimdi nasıl devam edeceklerdi, hiçbir şey olmamış gibi konuşacaklar mıydı yine? Eee annenler nasıl diye mi sorsaydı Bade, sessizlik büyüyordu çünkü, ateş sönüyordu şöminede, saat ilerliyordu, Dünya yine dönmeye başlamıştı.
"Banyoyu kullanabileceğimi söylemiştin, değil mi?" dedi Julyo, eliyle üst kattaki odayı işaret etmişti sorarken.
"Evet, evet," dedi Bade, "misafir odasının kendi banyosu senin, ihtiyacın olan her şeyi banyoda bulabilirsin, yine de bir şey istersen seslen lütfen, ben buradayım."
"Teşekkür ederim," dedi Julyo, kalkıp birkaç basamak çıkmıştı bile odasına doğru. Bade'yle göz göze gelince göz kırptı.
Ah Bade, şapşal Bade, kendinden geçtin öpüşürken, adamı ürküttün diye kendi kendine söylenerek az önce kalktığı kanepeye çöker gibi tekrar oturdu. Telefonuna uzanıp saate baktı, yediye geliyordu. Dün gece sabaha kadar eğlenmişlerdi prenseslerle, bu yüzden de dün akşamüstü kalkmıştı sabah girdiği yatağından. Şimdi uyusa yine akşamı ederdi. Moralsiz olduğu zamanlarda hep yaptığı gibi saatlerin ayarı kaçıyordu. Ama şimdi evde bir misafiri vardı, misafir, onu öpen (hem de nasıl öpmek) bir misafir! Julyo ondan önce kalkarsa ayıp olurdu. Saat kurayım diye düşündü, saat 7, dört saat uyusam 11, gayet uygun, zaten Julyo da daha önce kalkamazdı muhtemelen...
Saati kurdu, pikeyi üzerine çekti, whatsapp'a girdi, kızların son görülmesine baktı, Merida bir saat öncesine kadar çevrimiçiydi. Merida'nın en büyük eğlencesiydi flört, telefonu eline alır, karşıdakini kendine aşık edene kadar da bırakmazdı muhabbeti. Po daha çok instagram'da takılırdı, sayısız takipçisi her an hazırda bekliyormuş gibi yaptığı her paylaşama like'ları yağdırırlardı. Aurora ise iletişim dışında pek almazdı telefon eline. Uyanınca görürler diye yazmaya başladı.
Bella: Günaydın seksi popolar!
Bella: Uykuya geçmeden önce yazayım dedim, bu bir durum raporudur.
Bella: Özeti de şudur: Bu adam kalbimi yerinden oynatıyor.
Bella: Çok yakışıklı, çok güzel bakıyor, çok güzel dokunuyor, çok güzel öpüyor!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ
ChickLitBade hayal ettiği hayatı yaşıyordu. Onu çok seven bir sevgilisi, birlikte yaşadıkları kutu gibi bir evi, yayınlanmış ve biri de dizi olmuş beş kitabı ve artık hedef kitlesinin bildiği bir ismi vardı: Bade Değer En iyi zamanların çocukluktan beri ayr...