"Badeeee?"
"Aaa, Arhan, ne işin var burada?"
Bade onu gördüğüne şaşırırken Arhan kucaklayıp Bade'yi bir tur döndürmüştü bile.
"Ne işimiz olacak, yine konser işleri..."
"Herkes burada mı?" dedi Bade.
"Evet, az ilerideler, gelsene sen de. Bu yakışıklı da kim?" deyip Julyo'ya elini uzattı. "Selam, ben Arhan, bu fıstığın komşusuyum," dedi.
Bade tam Julyo'yu tanıştıracekken Julyo elini uzatıp Arhan'a gülümsedi, "Julyo" dedi.
Onun yabancı olduğunu anlayan Arhan İngilizce devam etti.
"Pardon adamım, Türkçe konuşarak kabalık ettim, fark etmedim yabancı olduğunu."
"Önemli değil, burası Türkiye değil mi? Çok normal," dedi Julyo anlayışla. "Ar-han değil mi?"
"Evet, Bade'nin komşusuyum, arkadaşlarımız az ileride, bize katılmak ister misiniz? Sıcak şarabımız var," dedi İngilizce, hem Bade'yi hem de Julyo'yu davet ettiğini vurgulayarak.
Bade kararsız Julyo'ya baktı. Julyo da ona sen ne istersen bakışı atınca kabul etti. Julyo, bu gece hediye bize, demişti, o zaman onun için eğlenceli bir gece olmasını sağlayabilirdi. Arhan Türkiye'nin en iyi müzisyenleri ile çalışan bir bateristti ve bu insanlar eğlenmeyi gerçekten iyi biliyorlardı. Bade onların konserlerini sahneden izlerdi, konser öncesi ve sonrası muhabbetleri de çok keyifliydi. Ve içlerinde yabancılar olduğu için grup kendi arasında ağırlıklı İngilizce konuşurdu. Yani Julyo'nun yabancı hissetmeyeceğinden emindi.
"Peki, gidelim öyleyse," dedi, Julyo'ya gelmesini işaret etmek için elini uzattı.
Julyo saniyenin binde biri süren bu hareketi karşılayıp uzanan eli tuttu ve Arhan'ın arkasında el ele yürümeye başladılar. Isıtıcıların altında tek tük oturan insanların arasından geçip terasın sonundaki grubun yanına geldiler.
Gruptan onları ilk gören Lorin oldu, "Badeee!" diye bağırıp oturduğu yerden fırlayıp Bade'ye sarıldı. "Seni görmeyeli ne çok zaman oldu," dedi şapırtıyla Bade'yi öperken.
Bade Lorin'in sıcak kucaklamasını karşılamak için elini Julyo'nun elinden büyük bir acıyla çekti. İki dakika mıydı toplam el ele geçirdikleri, sanki sonsuz zamandır eli elindeymiş gibi zor gelmişti bırakmak.
Sarılmalarından sonra Lorin, Julyo'yu fark etti. Bade bir an onun gözlerinde şaşkınlığı gördü. Adamın kusursuz güzelliğinden mi yoksa Engin'i göreceğini sandığı için mi şaşırdığını anlayamadı ama Lorin hemen toparlayıp kendini tanıştırdı.
"Merhaba, ben Lorin," deyip elini uzattı.
"Julyo," dedi Julyo, gülümseyerek. Bade arkadaşlarıyla selamlaşıp bazılarıyla kucaklaşırken Arhan da Julyo'yu tanıştırma işini üstlenmiş ve birkaç dakika içinde ellerine sıcak şarap kadehleri tutuşturmuştu.
Lorin oturduğu koltuğu Bade'ye bırakmış, kendi Arhan'ın kucağına yerleşmişti. Yaklaşık on beş kişilik grubun bir kısmı yere oturmuş, bazıları da ortak sandalye paylaşıyordu. İki üç kişi de korkuluklara yaslanmıştı. Julyo, Lorin'in sandalyesini Bade'nin oturabilmesi için çekti. Julyo'nun ayakta kalacağından pek memnun olmasa da Bade oturmak zorunda kaldı. Onun teredütünü fark eden Julyo sorun yok der gibi omuzlarına dokundu ve sonra bir elini Bade'nin omzundan ayırmadan şarabını yudumladı.
Bağdaş kurup duvara sırtını dayamış oturan Cengiz şarabını bir dikişte bitirip yanında duran gitarını aldı eline. Onun bu hareketi herkesi bir hareketlendirdi. Kızlardan birkaçı sevinçle el şaklattı. Cengiz aldığı gazla birkaç parça çaldı arka arkaya. Sonra grubun üzerinde göz gezdirdi ve yüzünde yandan bir gülüşle Fatma'ya baktı. Fatma kafasını iki yana salladı "hayır" der gibi. Ama Cengiz bir yandan gülümseyip bir yandan da "evet" der gibi aşağı yukarı salladı başını. Gözlerini Fatma'dan ayırmadan çalmaya başladı. Kopan alkışla Fatma kendi şarkısına eşlik etmek zorunda kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ
ChickLitBade hayal ettiği hayatı yaşıyordu. Onu çok seven bir sevgilisi, birlikte yaşadıkları kutu gibi bir evi, yayınlanmış ve biri de dizi olmuş beş kitabı ve artık hedef kitlesinin bildiği bir ismi vardı: Bade Değer En iyi zamanların çocukluktan beri ayr...