Merida: Kızlar partilemeye hazır mısınız?
Pocahontas: Neredeyse! Kuruçeşmede'yiz Aurora ile buluştuk. Onun makyajını yapıyoruz.
Aurora: Hiç kusura bakmayın, bu gecenin prensesi benim. Yeni tasarımımı giydim, Po da öyle bir mucize yarattı ki biraz daha aynaya bakarsam kendi kendime aşık olacağım.
Merida: İyi bari,
Merida: Ben de kiminle geleceğime karar veremeyip...
Merida: ...double-date yapmıştım.
Merida: Birini sana paslamak kolay olacak desene.Bella: Yalnız Merida, double-date olayını yanlış anlamışsın, o bir çift erkekle çıkmak değil, iki çift beraber çıkmak...
Merida: Bella şekerim, ne kadar da sınırlı düşünüyorsun, yık artık şu kuralları, kendi kurallarını yaz bebeğim.
Pocahontas: Eşli mi gelecektik, ben de yalnız geldim?
Aurora: Ay Merida, seninkiler sen de kalsın, bana uymaz senin tercihlerin, onlar da beni beğenmez zaten. Nerede bende sendeki cilve...
Pocahontas: Benim şoförü de getirsem olur mu, Aykan'la geldim, çok yakışıklı çocuk, ortamlara da uyar, ne dersiniz, getireyim mi?
Bella: Po canım yok öyle bir mecburiyet. Strese girme.
Merida: Mecburiyet yok ama Aykan gelsin bence, triple-date yaparız.
Aurora: Merida! Çok ayıp.
Aurora: Kızlar siz ne zaman geliyorsunuz, benim işim tamam, sıradaki gelsin.Bella: Ben hallettim makyaj işini, Ortaköy'de kuaföre uğradım, mekanda buluşuruz.
Merida: Ben de tamamım, öyleyse bir saat sonra görüşürüz bebekler.
Bella: Görüşürüz!
Pocahontas: İyi ki doğdun Bade ve iyi ki gitmedin, iyi ki bu gece bizimlesin.
Aurora: Ay dur, duygusala bağladı bu kızlar, gözler dolu dolu.
Aurora: Ben ilgileniyorum şimdi.
Aurora: Görüşürüz!Bade, Ortaköy sahilde, boğaza sıfır bir masayı seçip közde pişen kahvenin yanına iki de küçük boy nargile söyledi. Hemen yanı başlarında yanan elektrikli ısıtıcı, garsonun omuzlarına bıraktığı şal ile üşümeden karın tadını çıkartabilecekleri bir yerdi burası. Julyo'ya bir göz attı, adamı hasta edip öyle göndermek de vardı işin ucunda.
"Üşürsen içeri geçebiliriz," dedi. Adam büyülenmiş gibi manzarayı seyrediyordu.
"Karşı sahil Asya mı?" diye sordu, Bade'nin sorusunu cevaplamadan.
"Evet, Asya kıtası, bu köprü de 1973'de ulaşıma açıldı, iki kıtayı birbirine bağlıyor. Uzun yıllar tekti, şimdi üç köprü var. Biri, en yenisi bizim eve yakın. Havaalanından dönerken onun yolunu kullandık." Bade İstanbul'un İtalya'daki şehirlere oranla ne kadar büyük ve karmaşık bir coğrafyası olduğunu biliyordu. O yüzden gezdikleri, gördükleri her yeri, nerede olduklarını tam olarak anlatmaya çalışıyordu.
Julyo'nun da anlattıklarıyla ilgilendiğini sorduğu sorulardan anlıyordu.
"Az önce salep içtiğimiz yerdeki köprü bu değil, değil mi?"
"Hayır, o da ikinci köprü. Rumeli Kavağı, Rumeli Hisarı, Ortaköy, hep köprü ayaklarının olduğu yerlere denk geliyor benim sevdiğim semtler, böyle sana köprü turu attırmış gibi oldum ama... Neden bilmem, buraları seviyorum, şehrin en güzel manzaraları bence."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ
ChickLitBade hayal ettiği hayatı yaşıyordu. Onu çok seven bir sevgilisi, birlikte yaşadıkları kutu gibi bir evi, yayınlanmış ve biri de dizi olmuş beş kitabı ve artık hedef kitlesinin bildiği bir ismi vardı: Bade Değer En iyi zamanların çocukluktan beri ayr...