Julyo sanki az önce yumruk yumruğa daldığı adam ayaklarının dibinde yatmıyormuş gibi sakin ve mahcup bir ifadeyle arkasına döndü. Kendisine şaşkın şaşkın bakan Bade'ye "Özür dilerim," diye fısıldadı.
"Özür dilerim, kendimi tutmalıydım, ama kontrolden çıkmıştı ve ben de yaptıkları cezasız kalmasın istedim, sanırım..."
Bade kollarındaki kıza bir bakış attı, kız hala ürkerek bakıyordu yerde kan revan yatan adama. Hafifçe kızın saçlarını okşayıp kollarını bıraktı, ayağa kalktı. İki adımda Julyo'nun yanına geldi, yumruk attığı elini iki elinin arasına alıp hasar var mı diye baktı, biraz kızarmıştı, bir iki yerde de ufak çizikler vardı. Üzerindeki kan muhtemelen ağzı burnu dağılmış olan adamın kanıydı. Ona bir göz attı, az önce olanlar gözünün önünden geçti tekrar. Julyo'nun sabırla durduğunu, uzun süre engellemekten başka bir şey yapmadığını hatırladı. Sabrının sonuna kadar sabırla beklemişti. Takdir etti ama asıl takdiri o adamı yere serince kazanmıştı Bade'nin kalbinde. Tamam, Bade hiçbir zaman şiddet yanlısı biri olmamıştı ama bu yaşananların sonunda adamın kıza uyguladığı sözlü ve fiziksel şiddet karşılıksız kalsaydı daha çok üzülürdü.
Kollarını Julyo'nun boynuna sardı, parmak ucunda yükselip bir öpücük kondurdu yanağına ve "Teşekkür ederim," diye fısıldadı kulağına.
*** *** ***
"Orhan abi!" diye seslendi koluna girdiği kızla tuvaletten çıkarken gördüğü jandarma komutanına.
Julyo bir köşede oturmuş, Celal abinin uzattığı çayı alıyordu.
Başka bir köşede ağzı burnu dağılmış vaziyette oturan adam, jandarmanın uzattığı bazı kağıtları imzalıyordu sessiz sedasız.
Orhan Komutan da kapıdan çıkmak üzereyken Bade'nin sesi ile durmuş, şaşkınlıkla ona bakıyordu.
"Bade?" dedi şaşkınlıkla. "Sen burada ne arıyorsun?"
"Orhan abi, arkadaş Sinem, şu şerefsizin zorbalığına maruz kaldı, biz de şu masada kahvaltı ediyorduk, şahit olduk her şeye."
"Turist arkadaşla mıydın sen?" dedi Orhan abi, Julyo'yu işaret ederek.
"Evet, misafirim kendisi, birkaç gün İstanbul'da kalacak, kar dolayısıyla uçuşu iptal oldu, dün Arhan'la havaalanından aldık, bize getirdik."
"İyi bari, ifade alacaktık, ben de çevirmen istemiştim, sen yardımcı olursun o zaman, gelmesin çevirmen bu havada boşuna."
"Olur olur, hatta beni de yazsın arkadaşlar şahit olarak."
"Şahit değil, misafirinden şikayetçi oldu adam, ağzını burnunu kırmış adamın, o yüzden işlem yapmak zorundayız."
Bade şaşkınlıkla komutanı dinlerken Celal abi olaya müdahale etti.
"Yalnız komutanım o olay öyle olmadı, biz hepimiz şahidiz, değil mi arkadaşlar?" deyince garsonlar da hemen etrafını sardı Celal abinin.
Her kafadan çıkan sesler bir gürültüye sebep olunca askerlerden biri "Sessiz olun" diye uyardı. O sessizlikte titrek bir ses duyuldu.
"Ben vurdum," dedi Sinem, hala şokta olduğu titreyen ellerinden belliydi. "Ben yaptım, çünkü kendimi korumak zorundaydım, bana vurdu, sonra da boğazımı sıktı, öldürmeye çalışıyordu," diye kekeleyerek anlatmaya başladı. Julyo'nun adamı dövdüğü son beş dakika hariç her şeyi tüm detaylarıyla anlattı.
Herkes Sinem'in söylediklerini onaylayınca Orhan Komutan adamın şikayet dilekçesini alıp adamın yanına gitti. Yılların askeri ve iki kız babasıydı Bade'nin Orhan abisi. Hep babacan, hep haklıdan yana olan bir adamdı. Adam ile yaklaşık 20 dakika konuştu, artık ne söylüyorsa adamın yüzü şekilden şekle giriyordu. Az önce Julyo'yu şikayet eden adam şimdi suçlu durumundaydı. Sinem'in her şeyi anlatacağını tahmin etmemişti büyük ihtimalle. Bade, Orhan Komutan'ın adamın gözlerine baka baka şikayet dilekçesini yırttığını gördü, sonra ambulans görevlilerini çağırtıp adama ilk müdahaleyi yaptırdı, aldığı sağlam raporuyla da karakola aldırdı zorbayı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ
ChickLitBade hayal ettiği hayatı yaşıyordu. Onu çok seven bir sevgilisi, birlikte yaşadıkları kutu gibi bir evi, yayınlanmış ve biri de dizi olmuş beş kitabı ve artık hedef kitlesinin bildiği bir ismi vardı: Bade Değer En iyi zamanların çocukluktan beri ayr...