Doğum Günü Pastası - Bölüm 9

467 34 48
                                    

Bade gördüklerine inanamamış gibi gözlerini kırpıştırıp tekrar baktı. Gizemli yakışıklı elindeki küçük tepsideki sıcak çikolatayı Bade'ye doğru uzatmış, almasını bekliyordu. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme, gözlerinde buz mavisinin içinde oynaşan küçücük bir ışık dışında duygu yoktu. Sonra gözlerini Bade'nin ayaklarına çevirdi, gülümsemesi bir an için büyüdü ve gözlerindeki ışık parladı.

Bade anladı. Gizemli yabancı ile nasıl iletişime geçeceğini düşünüp dururken Merida'nın hediyesi muzır çorapları onun yerine bunu yapmıştı. Ah! Utansa mı sevinse mi bilemedi. 

Burnuna dolan yoğun çikolata kokusu ile bakışlarını adamın yüzünden tepsiye çevirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Burnuna dolan yoğun çikolata kokusu ile bakışlarını adamın yüzünden tepsiye çevirdi. Üzeri krema, marşmelov parçacıkları ve çikolata tozu ile süslenmiş sıcak çikolatanın görüntüsü en az adamın kendisi kadar çekiciydi. Yüzünde istemsiz büyüyen gülümseme ve çikolata kokusunun bile bastıramadığı adamın mavi safir kokusunun verdiği heyecanla elini uzatıp kendine yakın olan kupayı aldı, yerinde biraz doğrulup iki eliyle tuttu kupayı. İlk yudumu almadan yine adama baktı.

"Teşekkür ederim," dedi fısıltıya yakın bir sesle. Yabancı mıydı acaba, belki İngilizce söylemeliydi. Ya Türkse, o zaman saçma sapan bir duruma düşmez miydi?

Adam geri çekilip eski yerine oturdu. Sehpanın üzerine tepsiyi bırakıp tıpkı Bade'nin yaptığı gibi iki eliyle tuttuğu kupadan büyük bir yudum aldı. Bade adamın beklediğinden daha iyi bir tatla karşılaşınca çıkardığı mırıltılı sese gülümsedi. Adam da tam o anda çıkardığı sesten utanmış gibi göz ucuyla Bade'yi kontrol etmişti. Göz göze geldiklerinde Bade, "çok haklısın!" dedi, adam bu sefer gerçekten gülümsemişti. Ya da Bade'ye öyle geldi.

Bella: Kızlar on beş dakika bir halt olmadı, çünkü telefonu bıraktığımda adam yerinde yoktu.

Aurora: Haydaaaa, nereye gitti peki? Bir sürü fantezimiz vardı, yalan mı oldu?

Merida: Ne fantezisi...
Merida: ... fantezilerle işimiz olmaz
Merida: ...plan diyelim ve
Merida: ...gerçekleştirmeye odaklanalım.

Pocahontas: Ne planı yahu, ben yine ne kaçırdım, yoksa siz şeyimi diyorsunuz? Hani öbür şeyden konuştuğumuz şeyi?

Bella: Ne şeyi Allah aşkına Po? Aklım zaten yerinde değil, daha net bilgi please?

Aurora: Po!

Merida: Güzelim bir sus sen ya...

Pocahontas: He tamam, anladım...

Bella: Neyse, on beş dakika ortada görünmedi ama çantaları burada olduğu için geri geleceğini biliyordum.

Merida: Eee?

Aurora: Geldi mi?

Bella: Geldi! Hem de ne gelmek...

Merida: Ooo mon dio!

MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin