"Tadına baktığım en güzel popoydu, Tanrım, böyle bir cümle kuracağım hiç aklıma gelmezdi. Ama gerçekten yaptım bunu değil mi?"
"Beğendiğine sevindim ama yine de utandığımı söylemeliyim. Eminim kızların aklına pastayı bir yabancıyla paylaşacağım ve beni utandıracakları gelmemiştir."
Adam uzanıp pastadan bir dilim daha alıp arkasına yaslandı, yan gözle Bade'ye baktı. Gözlerinden bir gölge geçti.
"Eeee, niye doğum gününü bir havaalanında kutlamak zorunda kaldın?"
Bade elindeki tabağa indirdi gözlerini, çatalıyla bir lokma kesip oyalandı bir süre.
"Öyle gerekti, biraz ani bir karar oldu ama pişman değilim," dedi.
"İş değil, değil mi bu yolculuğun sebebi?"
"Hayır, değil..."
"Ve mutlu bir yolculuk da değil bu?"
"Hayır, değil..."
"Anlıyorum," dedi adam. Anladığı Bade'nin anlatmak istemediği miydi, kırık kalbini mi görmüştü, Bade anlayamadı ama anlayışla karşılaması içinde anlatma isteği uyandırdı.
"Hayatımda beklemediğim değişiklikler oldu ve ben bu geçiş döneminde biraz uzaklaşmak ihtiyacı duydum. Bir süre buraya dönmeyeceğim," dedi. Daha fazla sormasa diye düşündü, çünkü böyle bakmaya devam ettiği sürece her ayrıntıyı anlatabilecek gibi hissediyordu. Neyse ki adam konuyu değiştirdi. Gerçekten anlamıştı belki de.
"Türk'sün, değil mi? İstanbul'da mı yaşıyorsun?"
"Evet, benim şehrim burası. Sono Turchia. Vengo da İstanbul. Sen?"
"İtalyancan benden daha iyi bence," dedi Julyo yine o muhteşem gülümsemesini de cümlesine ekleyerek. "Benim şehrim de Roma. Biz Romalılar dünyanın bizim etrafımıza inşa edildiğini düşünecek kadar çok severiz şehrimizi."
"Ben de sevmiştim Roma'yı," dedi Bade. "Ve haklısınız, bu gerçek olabilir ama biz de çoğu zaman İstanbul için dünyanın tam ortası diye düşünürüz. Peki sen niye kışın ortasında İstanbul'dasın?"
"Kötü şans diyelim, hep istedim ama henüz İstanbul'u ya da ülkenizde herhangi bir yeri gezip görme şansım olmadı. Roma'ya en çabuk gidebileceğim uçuş alternatifi İstanbul aktarmasıydı ama maalesef planladığım gibi olmadı, hava şartları kuzey yarım kürenin her yerinde aynı sanırım bu günlerde." Sonra saatine baktı. "Tam sekiz saattir buradayım," dedi bıkkınlıkla.
"Aman tanrım, çok uzun!" dedi Bade.
"Öncesinde de New York'ta 3 saat havaalanı ve 8 saatlik uçuşum var!"
"Çok yorulmuş olmalısın ama sonunda sevdiklerine ulaşacaksan yolculuklar ne kadar zor olsa da değer, değil mi?"
"Evet ama hepsine değil!" dedi Julyo. Yüzüne yine o hüzünlü ifade yerleşmiş, gözleri hüzün mavisine boyanmıştı. "Nonna'mı kaybettim, cenaze için Roma'ya dönmem gerekti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ
ChickLitBade hayal ettiği hayatı yaşıyordu. Onu çok seven bir sevgilisi, birlikte yaşadıkları kutu gibi bir evi, yayınlanmış ve biri de dizi olmuş beş kitabı ve artık hedef kitlesinin bildiği bir ismi vardı: Bade Değer En iyi zamanların çocukluktan beri ayr...