-12- "KARALI"

15 3 0
                                    

Bebişlerim ben geldim, elimdemçn geldiğince size bölüm atmaya çalışıyorum. Telefonumu bozduğum için bir sürebölümler geç gelecek.

Öpüldünüz!!!

-----

Danger: Katliam Çetesi Bölüm 12

"Karalı"

Kadın karanlık odanın içinde beynini kemiren sorularla beraber bir o tarafa bir bu tarafa yürüyüp duruyordu.

Eşyalarının hepsini, bu ürkütücü eve gelmeden önce elinden almışlardı ama kardeşlerininnyokluğunu fark edeceğini biliyordu. En azından o böyle düşünmüştü.

Derin düşüncelerin içinde boğulduğu sırada odanın kilidi açılmış, mankenleri aratmayacak kadar güzel bir kadın içeri girmişti.

Kadın ilk önce onu gözleriyle süzdü ve kapıyı kapatıp ona yaklaştı.

Melike, bu sessizliği bozarak "Benden ne istiyorsunuz" Diyerek ona doğru yürüdü.

Kadın sakinliğini koruyarak, dolabın kapaklarını araladı ve askıdakileri eline alarak söze girdi "yerinde olsam sesimi fazla çıkarmaz ve benden ne istiyorlarsa onu yapardım." Dedi.

Melike ona sinirli bir gülüş sunarak kolunu tutup sıktı " Neden bunu yapayım ki, ben aptal bir kadın değilim. Benimle olan derdiniz ne!?"

Kadın onun elini serçe iterek, ona döndü "henüz kokusunu bile soluyamadığın bebebeğini hatırlıyor musun, Rollers." Sesi ona acı vermek istercesine sert bir tondaydı.

Melike, kadının dediği sözlerle, buraya gelmesinin nedenini anlayamadı. Kafası karışmış bir şekilde ona baktı.

"Bunun burada olmamla ne alakası var?" Dediğinde kadın elindeki askıyı onun üstüne doğru tutturak dudaklarını araladı.

"Senin küçük bebeğin, bu evde yaşıyor. Erkek sandığın bebeğin bir kız. Görünüşünü senden almış olsada bazı davranışları Aynı babasına benziyor." Hafifçe gülerek sarf ettiği sözler, Melike'nin buz kesmesine sebep oldu.

"Sen ne saçmalıyorsun?, benim bebeğim ben onu doğurduğumda öldü, şimdi karşıma geçmiş yaşadığını söylüyorsun" Dedi sakin bir sesle.

Kadının yüzündeki ırıtma genişledi ve parmağını onun sağ göğsüne bastırdı. "Evet, sana öldüğünü söylediler ama o yaşıyordu. Düşmanın, onu senin elinden bir ruh gibi sinsice aldı." Gözleri yalan söylemediğini belli edercesine ona bakıyordu.

Melike, duyduklarına inanamasada merak etti. O zaman yaşadığı şeyker çelişiyordu. Belki bu kadın haklı olabilirdi. Onu bu düşüncelerden ayıran, kadının sesi oldu.

"Şimdi kızının babası için Hazırlan, seni onun odasına götüreceğim." Dediğinde Melike'nin kalbi bir kelebek gibi kıpır kıpır olmuştu.
Demekki Aren Bebeğimizi bulmuş diye düşünerek, hızlıca kadının verdiği ince saten siyah elbiseyi giydi.

Kadın, onun dudaklarına Bordo bir ruj sürerek, saçlarını düzeltti. Onun hazır olduğuna inandığında, onu odadan çıkararak, koridorunbsonundaki odaya götürdü. O içeriye girdiğinde aşağı indi.

Melike karanlık odada titrek bir nefes verdi. Boydan Camların bir tanesi açıktı ve perdeler rüzgarla içeri doğru uçuşuyordu.

Kendini düşüncelerinden uzaklaltırdığı sırada odanın kapısı açıldı ve kapandı.

Birisi birden kollarını ona doladı, dudakları onun boynuna dokundu hafifçe. Etrafını saran koku onu mayıştırdı.

Onun kolları arasında döndüğünde karanlıkta onun yüzüne dokundu. Elinin altındaki tEnin irkildiğine şahit oldu.

Birden Ay, elinin altındaki teni açkğa çıkardı. Melike irkilerek elini geri çektiğinde, belini Saran kollar sıkılaştı.

"Sen Aren Değilsin!"

Adam ona Soğuk bir gülümseme sunarak gözlerine baktı.

"ben onun sevgili abisiyim." Sert ve tok sesi onu ürkütmüştü. Bu adam barda gördüğü adam dı. Aren ilr ahnı yüz hatlarına sahiptiler, tek fark bu adamın sağ gözünün yanında ve anlının sol tarafında kaza izleri olmasıydı.

"Beni hatırlamana yardımcı olacağım, merak etme. Beni öyle bir zihnine kazıyacağım ki, asla unutmayacaksın"

-------

Aral, siyah motorunun üstünden inip gözlerini binanın önünde gezdirip, sevdiği kadının gelmesini bekledi.

Bir süre Sonra gözleri Nidayı gördüğünde, yüzünde muzur bir gülümseme oluştu ve onu kolları arasına aldı.

"Hoşgeldin" Nida'nın sesi bir bebek gibi yumuşak ve ılımlıydı. Aral onun başını öptü ve ardından ikiside içeri geçtiler.

Aral, ceketini çıkarıp koltuğa geçtiğinde Nida ise hazırladığı kahveleri getirip sehpaya bıraktı ve bir tanesini kendine alıp Aral'ın karşısına oturdu.

"Bana her şeyi Anlatacaktın?" Diye sordu Nida. Aral, başını sallayıp, avuçları arasına bardağını aldı.

Bir süre söyleyeceklerini düşündü. Sonra dudaklarını aralayıp anlatmaya başladı.

"Hiç birimiz bu dünyaya ait değiliz aslında Nida." Nidanın tek kaşı havalandığında Aral hafifçe gülümsedi.

"Biz ölümsüzlerin arasından gelen kişileriz. Tek amacımız ise ölümsüzlerin Ölümlülere kötülük getirmesini engellemek."

"Sen ne saçmalıyorsun Aral?"

"Dediklerim doğru Nida. Ben, sen herkes insanlardan farklıyız. En güçlümüz Karan Abi, onu besleyen şey ise Nefreti. Kardeşine ve sevdiği kadına olan nefreti, büyüdükçe bizlere sıçradı. Şimdi birbirmize savaş açar olduk. Aren Abiyi öldürebilir ama bunu yapmamasının tek sebebi onun sürünmesini izlemek." Kahvesini yudumladı.

"Aren ve Karan aynı kişiyi seviyorlar yani?" Nida olanlara ayak uydurmakta zorlansada iç çekti.

"Öyleki soy adını bile değiştirdi. Heleki, Melike ve Aren in bebeğini duyduktan sonra cinnet geçirdi. Yani Melike ölmüş olabilirdi ama o bebeği elinden almaya yemin etti. " İç çekti "Sonra başımıza belalar sardı. Kendi düşmanlarını bize yönlendirdi. Onu bir daha hiç görmedim." Gözlerini Nidaya çevirdiğinde Nidaın düşünceler içinde olduğunu gördü.

"Hadi uyuyalım, yarın elbet daha iy şeyler yaşanır"

♣DANGER; Katliam Çetesi♠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin