53. bölüm

76 4 0
                                    

Sabah doktor odaya girdiğinde Baek Hyun'un iyi olduğunu ve eve erken gitmek istediğimizi söyledik. Doktora iyi bakacağıma dair söz verince izin vermişti.

Şimdiyse Jungkook'un arabasında evimize gidiyorduk.

_JK- Hyung, bir dahakine dikkat et. Bir daha 'Jun Young' draması çekemem.

- Ne yapmışım ben ya?

_JM- Kendine aynada baksan, korkardın, Jun.

- Jimin hiç değilse sen yapma.

_JM- Öyleydi ama. Gözlerin kızarmış, gözaltların morarmış, cildin bembeyaz olmuştu.  Zorla yemek yiyordun. Korkunç görünüyordun. Öcü gibiydin. Bir ara oturduğun o sandalyeye yapıştığını sandım.

_BH- Gerçekten mi Jimin?

- Abartıyorlar.

_JK- Tabii ki de hyung. Hatta daha kötüydü..

Baek Hyun üzgün bir şekilde başını eğince elimi çenesine koyup kendime çevirdim ve kulağına fısıldadım.

- Üzülmene gerek yok. Artık geçip gitti. Hem ben o durumda olsaydım sen üzülmez miydin?

Aynı şekilde o da benim kulağıma fısıldadı.

_BH- Tabii ki de üzülürüm. Sen benim için çok önemlisin. Düşündüğünden daha fazla hemde..

Jimin'le Jungkook kendi aralarında konuşurken, bizde artık sesli konuşmaya başlamıştık. Tabii onlara oranla daha kısık bir sesle.

Elini kaldırıp kalbimin üzerine koydum.

- Bir yıl oldu ama hala kalbimin ilk günkü gibi hızlı atması sence normal mi ?

Elimi alıp kalbinin üzerine koydu. Onunda kalbi hızlıydı. Gözlerimiz buluştuğunda gülümsedi.

_BH- Bence normal. Çünkü benimki de öyle atıyor..

Kollarımı beline sardım ve başımı omzuna yasladım. O da aynı şekilde bana sarıldı.

Eve vardığımızda ikiliye ne kadar ısrar etsekte bizimle kalmayıp gittiler. Bizde ilk önce üzerimizi değiştirdik. Önce ben, ardımdan Baek Hyun duş aldı. O sırada bende kahvaltı hazırlamıştım.

Güzel bir yemekten sonra ikimizde çocuk evlerinden birini ziyaret ettik. Görevlilerden biri bize yolu gösteriyordu.

İlk olarak çocuklarla oyun oynadık. Bu sırada dikkatimi çeken şey bir çocuğun oyuna katılmayıp bizi uzaktan izlemesi oldu. Görevli kadını yanıma çağırıp sordum.

- O çocuk neden öyle?

_Gr- Ah, o mu?
İsmi Lee Jae Hyun. Henüz üç buçuk yaşında. Yaklaşık bir ay önce geldi. Ailesi trafik kazasında öldü ve tek kurtulan kendisiydi. Buraya da henüz alışamadı. O yüzden bu kadar sessiz.

- Tamam, teşekkürler.

Yavaş adımlarla çocuğa yaklaştığımda bakışları bana döndü.

- Merhaba ufaklık. Sen neden bizimle oynamıyorsun?

_JH- İstemiyorum.

- Adın ne?

_JH- Jae Hyun... Senin adın ne?

Elimi uzattım.

- Jun Young. Tanıştığımıza memnun oldum, Jae Hyun-ah.

Uzattığım elimi tuttu.

_JH- Ben de.

Aniden aklıma gelen şeyle Baek Hyun'a döndüm. Bakışlarımız keşisince gülümsedim ve elimle gelmesini işaret ettim. Kalkıp yanımıza geldi.

_BH- Merhaba. Ben Baek Hyun.

_JH- Bende Jae Hyun.

- Jae Hyun, bizimle yaşamak ister misin?

_JH- Bilmem. Nerede yaşayacağız?

_BH- Bizim evimizde Hyun-ah. Üçümüzün birlikte aile olmamızı ister misin?

Bir az düşündü ve başını olumlu anlamda salladı. Sevinçten Jae Hyun'a sarılınca o da bana sarıldı.

- Bir hafta daha burada kal. Biz herşeyi halledip seni yanımıza alacağız, tamam mı?

_BH- Bence bu kadar beklemeye gerek yok. İki güne tüm senetleri hallederim. Şimdide izin alıp seni evimize götürelim. Bakalım beğenecek misin? İstiyor musun?

Mutkuluktan gözleri parladı.

_JH- Evet, istiyorum. Bir aydır burada canım sıkılıyor.

_BH- Tamam o zaman. Bir kaç dakika sonra geliyorum ve birlikte eve gidiyoruz.

Yanımızdan kalkıp göz hizamdan ayrılana kadar arkasından baktım. Sen benim başıma gelen en güzel şeysin Byun Baek Hyun..


İlk AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin