Üstünde sadece şort olan Baek Hyun'a döndüm.
- Dün geldiğimizde duş aldın ya. Niye bide saçlarını yıkıyorsun ki? Temiz ve güzel kokuyorlar zaten.
_BH- Yine yıkamak istiyorum işte. Uzun sürmez.
Banyoya girecekken elini tuttum ve ardından bana döndü.
- Şey.. hiç değilse saçlarını ben yıkasam olur mu?
Bir kaç saniye yüzüme baktıktan sonra gülümsedi.
_BH- Olur.
Birlikte banyoya girdiğimizde klozetin üstüne oturdu ve beni bekledi. İki kişi için bir az dar olan banyoda bir az gerilmiştim. Fakat, o artık benim kocamdı. Rahat olmalıyım.
İlk önce saçlarını ıslattığımda parmaklarım gür ve uzun saçları arasında kaybolmuştu. Bu hoş bir histi.
Duruladıktan sonra şampuandan saçlarına sıktım ve alnındaki saçları geriye alarak hem başına masaj yapıyor, hem de köpürtüyordum. Bunun Baek Hyun'u rahatlatacağına emindim.
Eğilip burnunu öptüm .
- Gözlerini kapat şimdi. Şampuan yakmasın.
Köpükler suyla karışıp ardından omuzlarından aşağı iniyordu. Bu gürüntü sırıtmama neden oldu. Suyu kapatmıştım ama gözlerimi ayırmamış, gülümsememi silmemiştim. Gözlerini açıp bana baktığında o da gülümsedi.
_BH- Neden gülüyorsun?
- Bebek gibi görünüyorsun. Byun Bebek Baek Hyun.
- İsmimin arasına neden kelimeler sıkıştırıyorsun?
- Bu hoşuma gidiyor. İstemiyorsan, sö-
_BH- Hayır, hayır. Benim de hoşuma gidiyor. Çıkalım hadi.
Birlikte banyodan dışarı çıktık.
- Şortunu değiş. Ben de havluyu getireyim.
Havluyu alıp geldiğimde -tabi ki de giyinmesi için bir az geç çıkmıştım- pantolonunu giyinmiş ve yatakta oturuyordu.
İlk önce saçlarını havluyla kuruladım. Ardından kurutma makinesiyle saçlarını kuruladım. Bu iş gerçekten eğlenceliydi.
Saçları kuruduktan sonra siyah ti-şört alıp ilk önce kafasını, sonra kollarını sırayla giydirip düzelttim.
Yüzüne baktığımda beni izliyordu.
_BH- Bunu hep yapmalısın.
Yanağını öptüm.
- Hayır demem.
Kendimde kıyafetimi değiştirdikten sonra otelden çıktık ve şehri gezmeye başladık.
_BH- Nereye gitmek istersin?
- Parka gidelim.
İlk önce bir araba kiraladık. Ardından parka gittik ve çimlerin üzerine oturduk.
_BH- Bazen hayal ediyorum. Herkesten uzak bir evimiz var. Yeşillik içinde büyük bir evimiz. İçindeyse sen, ben ve çocuklarımız.
Bana döndüğünde ben de ona döndüm.
- Ben de istiyorum, Baek Hyun. Çocukluğumda kızların bu tarz konuşmalarını dinlerdim. Zengin, yakışıklı, tanınmış adamlarla evlenmek, dergilerde yüz olmak, sosyete kadınları olmak isterlerdi. Ama ben sadece sevdiğim adam yanımda olsun, yeter derdim. Onların istekleri bana anlamsız gelirdi. Aşka hep inanırdım.
Başını ayaklarımın üzerine yaslayıp uzanınca ellerim saçlarına gitti.
Bir az saçlarını okşadıktan sonra yanaklarını okşamaya başladım.
_BH- Bu arada, unuttun galiba. Bu gün beni öpmedin.
- Hep ben mi öpeceğim?
_BH- Seni öpmemi istiyorsun o zaman?
- Susmanı istiyorum. Ayrıca, seni istemediğin bir şeye zorlayamam.
Yattığı yerden kalkıp yüzümü ellerinin arasına aldı ve gözlerime baktı.
_BH- Son dediğin.. istemediğim bir şey? Bu ne demek oluyor? Seni istemediğimi mi düşünüyorsun?
- Hayır, beni istemeseydin evlenmezdin. Beni sevdiğini biliyorum.
_BH- Sana olan sevgime şüphen olmasın. Bunu istemiyorum.
Yavaşça yaklaştırdığında elimi dudaklarının üzerine koyup durdurdum.
- Ne yapıyorsun Baek Hyun? İnsanlar var etrafta. Burası bir park, ev değil!
_BH- Neden? Evde başka planların mı var?
Elimle kafasının arkasından vurunca gülen yüzü düştü.
- Byun Sapık Baek Fesat Hyun! Başka ne olacak ki zaten?!
_BH- Sapık? Fesat? Biz evliyiz, evli! Ahh cidden..
Başını arkaya çekince bu sefer ben yüzünü ellerim arasına aldım ve yaklaşıp burnumu burnuna sürttüm. Ardından parmağımla bacağına daireler çimdim.
- Sinirleniyor musun Baek Hyun?
_BH- Çek elini, gıdıklanıyorum.
Üç parmağımla ve daha hızlı yapınca güldü ve beni kucağına alıp çimlere uzandı.
_BH- Uyuyalım?
- Hayır, seni burada başkaları da uyurken görsün, istemiyorum. Evde uyuruz.
_BH- Çok kıskançsın.
- Sende çekici olmasaydın! Pis adam.
Yüzüne sahte sinirle bir kaç saniye baktıktan sonra dayanamayıp ikimizde güldük ve ardından gökyüzünü izlemeye koyulduk.
