54. bölüm

80 4 0
                                    

Jae Hyun'u almış ve eve gidiyorduk.

- Hyun-ah, isyediğin bir şey var mı?

_JH- Hayır, yok.

Başımı salladım ve onu izlemeye devam ettim.

Eve vardığımızda Jae Hyun büyülenmiş gibi etrafa bakıyordu.

_JH- Biz burada mı yaşayacağız?

_BH- Evet, burası bizim evimiz. Beğendin mi?

_JH- Evet, çok güzel.

- Hadi yukarıdakı odalara çıkın ve istediğin odayı seç. Bende sizin için yemek yapayım.

_BH- Tamam.

Baek Hyun Jae'nin elini tuttu ve yukarı çıktılar. Bende buzdolabını açıp ne yapabilirim diye göz attım. Bir kaç malzemeyi  alıp masaya dizdim ve yemek yapmaya başladım. Salonda duyduğum kahkaha sesleriyle gülümsedim. Baek Hyun gerçekten iyi bir babaydı. Çocuklarla nasıl anlaşması gerektiğini biliyordu.

Kısa sürede yemeği yapmıştım. Masayı kuracağım sırada Baek Hyun'la Jae mutfağa geldi.

_JH- Biz yardım için geldik.

Gülümsedim ve eline bir tabak verdim.

- O zaman bunu masaya koy.

Tabağı masaya koyup yanıma geldi. Bende taşıyabileceği hafif şeyleri ona verdim ve diğerlerini ikimiz beraber hazırlayıp masaya oturduk. Yiyemez diye yanına oturmuştum ama üç buçuk yaşı olsa da üstünü kirletmeden yemeğini kendi başına yemişti.

_JH- Ben hep burda mı kalacağım?

- İstiyor musun?

_JH- Evet. Sizi sevdim. Ama size nasıl seslenmeliyim?

- Nasıl istersen öyle seslen. Bizim için sorun değil.

- Peki....  anne.

Duyduğum kelimeyle ilk olarak gülümsemiş, ardından gözlerim dolmuştu. Bana 'anne' demişti. Peki bu kelimeye layık olacak mıyım?

_JH- Baba, annem neden ağlıyor?

Baek Hyun masadan kalktı ve yanıma oturup gözyaşlarımı sildi.

_BH- Bence ağlamak yerine gülmelisin. Artık bir oğlumuz var. Mutlu bir aile olacağız.

Kollarımı boynuna sarıp kendime çektim.

_JH- Bende bende..

Jae Hyun'da aramıza girince güldük. Üçümüz de bir birimize sarıldık.

_JH- Anne.. uykum var..

- Odaya çıkıp uyuyalım o zaman.

Birlikte Jae Hyun'un seçtiği odaya girdik. Yatağa yattı ve bende üzerini örttüm. Bir kaç dakika sonra uyumuştu. Bende odada göz gezdirdim. En kısa sürede burayı onun istedi gibi düzenleyecektim.

_BH- Benim de uykum geldi.

- Bugün çok yoruldun, zaten. Odamıza git ve uyu. Ben de masayı toplayıp geleceğim.

Kafasını salladı ve odadan çıktık. Hemen mutfağa inip masayı topladım. Bulaşıkları da makineye yerleştirip ayarladım ve ellerimi yıkayıp sildim.

Odamıza çıkınca çoktan uyumuş olan bedene baktım. Yine üstsüz şekilde uyuyordu. Herhalde yorgunluktan değiştirmedi çünkü hava soğuktu.

Dolabı açıp pijama üstünü aldım ve dikkatle giydirdim. Yanına yatıp düzenli nefes alış verişini dinleyerek yüzünü inceledim.

Elimi saçlarına çıkarıp okşadım. İlk tanışmamız aklıma geldi. Saçları silver renkteydi ve öyle yumuşak görünüyordu ki okşamamak için kendimi zor tutuyordum.

Ama şimdi bunun için kendimi tutmama gerek yok. Artık evliydik. Bir birimizi seviyorduk. Belki sözleriyle bunu çokta ifade etmiyordu ya da 'romantik erkek' gibi davranmıyordu. Fakat, bu benim için sorun değildi. Ne gerek vardı ki zaten? Bunu düşünecek, ve ya bunun için kırılacak biri değilim. Beni sevdiğini biliyordum ve bu bana yetiyordu. İşlerimde bile bana yardım etmesi, hasta olduğumda benimle ilgilenmesi, yaralandığımda yanımda olması... Bunlar bana yetiyordu.

Bir az daha yaklaştım ve kollarımı beline sardım. Uykulu olsa da o da kollarını bana sardı. Gözlerimi kapattım ve huzurlu uykuya daldım.


İlk AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin