65. bölüm

66 4 0
                                    

Elimi yanağına çıkarmış, okşuyordum. Hiçbir şey konuşmadan sadece gözlerine bakıyordum. O da aynı benim gibi konuşmuyordu.

Yanağındakı elimi kaldırıp saçlarını okşamıştım. Hissettiğim yumuşaklık genişce gülümsememe neden olmuştu.

Uzunca bir süre saçlarıyla uğraşmış, sonra tekrar yanağını okşamıştım. Parmaklarımın dokunduğu yanaklar öpme isteği yaratıyordu. Öyle de yaptım.

Yaklaşıp dudaklarımı yanağına bastırdım ve gözlerimi kapattım. Dudaklarım hala yanağındaydı ve hiç çekmek istemiyordum.

Kokusunu içime çektim ve yüzüne baktım. O da kapanmış gözlerini açınca ikimizde gülümsedik. Kollarını belime doladı ve beni kendisine çekti. Böylelikle kokusunu daha fazla içime çekiyordum.

- Bebek gibi hissettiriyor..

Sonunda konuştuğumda kollarını daha da sıkmıştı.

_BH- Öylesin..

Omzunun üstünde olan başımı ona yaklaştırdım ve artık yanaklarımız bir birine değiyordu.

- Seni seviyorum..

_BH- Sana aşığım..

Neden bu kelimeyi her duyduğumda ilk kezmiş gibi hissediyorum?

_BH- Kalbin hızlanıyor..

- Neden acaba?

İkimizde gülmüşdük. Ayrılıp yüzüme baktı.

_BH- Uyuyalım mı?

- Nasıl istersen.

Yatağa yatınca bende yanına uzandım. Kollarını bana sarıp gözlerini kapattı. Bense hala yüzünü inceliyordum. Bir süre sonra gözlerim kapanmaya başlamıştı.

______________

_JH- Annee.. babaa.. kalkın artık!

Gözlerimi açtım ve üstümüzdeki Jae Hyun'a baktım.

- Efendim Jae?

_JH- Acıktım, anne. Yemek istiyorum. Bu arada.. babam neden seni ahtopot gibi sarmış?

Yaptığı benzetmeye kahkaha attım.

- Sadece sarılıyor, Jae Hyun. Ahtopot'ta ne?

_JH- Sarılmasın, ben sarılmak istiyorum. Bırak annemi, baba.

_BH- Bırakmayacağım.

Dişlerini Baek Hyun'un koluna geçirince bağırarak geri çekmiş, kötü bakışlarını Jae Hyun'a göndermişti. Jae Hyun'sa sadece gülüyordu.

_BH- Demek savaş istiyorsun..

Jae Hyun'a yaklaşıp gıdıklamaya başladı. Bense ikisinin bu haline gülüyordum.

_JH- Annee!... Yardım!

Kahkahalarının arasından konuşunca ikilini ayırdım.

- Ayrılın artık. Kahvaltı edelim.

Jae Hyun'u kucağıma alıp mutfağa indim.

- Burada bekle, geliyorum.

Odaya çıkıp rutin işlerimi halledip tekrar mutfağa indim. Baba-oğul masaya oturmuş bir birilerine kızgın şekilde bakıyorlardı ve bu çok komikti.

_BH- O benim!

_JH- Hayır, benim!

_BH- Onu ilk ben gördüm ve ben sevdim. O da ilk beni sevdi. Şansın yok.

Dilini çıkarınca Jae Hyun daha da deliye dönmüştü.

_JH- Hayır! Onu senden çalacağım! Göreceksin! Sonra ben sana dil çıkaracağım.

_BH- Benim gibi yakışıklı bir adamı bırakacağını hiç sanmıyorum- ki bırakmayacakta, Jae Küçük Hyun.

_JH- Benim gibi sevimli ve akıllı çocuğa da hayır demeyecek, baba. Ondan vazgeç.

_BH- Hah! Asıl se-

Kendimi tutamayıp güldüğümde ikisi de bana dönmüştü.

- Neyin kavgasını ediyorsunuz, cidden? Ben ikinizi de seviyorum, zaten. Tartışmaya gerek yok.

_BH- Şimdilik ara verelim?

Elini Jae Hyun'a uzattığında sıkmıştı.

_JH- Şimdilik..

Çayları ve dünkü pastadan kalanları da masaya koyup oturdum.

- Bugün Jimin ve Jungkook'u çağırmak istiyorum. Bir haftadır konuşmadık.

_BH- Tamam. Özel olarak istediğin bir şey var mı?

- Seni..

Gülümsemiş ve Jae Hyun'a göz kırpmıştı. O da elindeki çubukları masaya vurmuştu.

_JH- Yah! Baba ya!

Gülmesi kahkahaya dönüşünce Jae Hyun'un yanaklarını öpüp saçını okşadım.

- Jae, sakinleş biraz..

_JH- Bak, beni öptü ve saçlarımla oynuyor ama sana yapmıyor.

_BH- Sen dün geceyi görsen n-

- Baek Hyun! İşe gitme vaktin gelmedi mi?

_BH- Beni kovuyor musun?

- Hayır, tabii ki de..

Yemeğimizi yemiş ve
Baek Hyun'u işe göndermiştim.
Jae Hyun'sa odasında oynuyordu. Bende bugünkü konuşmaları hatırlayarak gülüyor ve akşam için hazırlık yapıyordum.








İlk AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin