58. bölüm

68 4 0
                                    

Her zaman olduğu gibi yine kafede çalışıyordum. Mutluluktan dişlerim gözükür ve gözlerim kısık bir şekilde işimi yapıyordum. Mutluluğumun sebebiyse yarın ailemize katılacak olan Jae Hyun'du. Onu kendi oğlum gibi görüyordum. Artık ailemize katılacak olmasıysa mutluluktan uçmama yetiyordu.

Çıkış saatime yaklaşıyordum. Kafe dolmaya başlamıştı. Tabii ki her mutluluğun bir sonu vardı. Kapıdan giren kişiyle öfkelenmem bir oldu. Bu dün beni sinir eden o yüzsüzdü. Etrafta gözlerini gezdirdi ve beni görünce iğrenç gülümsemesini yüzüne yerleştirdi.

Diğer garsonların hepsi meşgul olduğu için yine ona ben yaklaştım.

- Merhaba efendim. Siparişiniz nedir?

_M- Merhaba bebeğim. Seni görmek için geldim.

- Lütfen laflarınıza dikkat edin. Size evli olduğumu söyledim.

Yumruklarımı sıkarak lavaboya yöneldim ve yüzümü yıkadım. Böylece sakinleşiyordum.

Belime konan elle hemen arkamı döndüm ama dönmemle dudaklarıma yapışan dudaklarla gözlerim büyümüş ama zaman kaybetmeden tokadı yapıştırmıştım. Burası kızlar içindi. Buraya girme cesaretini nereden bulmuştu?

Henüz kalkamamışken bir tekme daha attım. Suyu açıp dudaklarımı yıkadım ve hemen buradan çıktım. Önlüğümü çıkardım ve koşarak uzaklaştım.

Ne ara geldim bilmiyorum ama uzun yolu kat edip evimize gelmiştim. Çantamdan anahtarı çıkarıp kapıyı açtım.

_BH- Gelmişsin..

Gülümseyerek yaklaştı ve sarıldı. Ama ben sarılamadım. Ayrıldı ve kaşlarını çatarak yüzüme baktı.

_BH- Ne oldu? Neden üzgünsün?

- Sonra Baek Hyun..

Odamıza çıkıp banyoya girdim. Diş fırçamın üstüne macun sıkarak dudaklarımın üstünü ve dişlerimi iyice sürttüm. Sonra odaya girip üstümdeki gömleği değiştirdim ve çöpe attım. O adamın dokunduğu herşeyi yok etmek istiyordum.

Gelen aramayla telefonumu elime aldım.

_JM- İşten bir saat erken çıkmışsın.. bir sorun mu var?

Sorun bunun yanında hafif kalır.

- Hayır yok. Kendimi kötü hissettim ve hemen çıktım. Bir problem çıktıysa yarın bir saat fazla çalışabilirim.

_JM- Haa yok, merak etme. Kapatmam gerekiyor. Görüşürüz.

- Görüşürüz.

Telefonu kapatıp komodinin üzerine koydum. Pijamalarımı giymeden yatağa uzandım. Odanın kapısı açılınca gözlerimi kapatıp düzenli nefes alıp vermeye başladım. Adım sesleri gittikçe yaklaştı ve yatağın diğer tarafına ağırlık çöktü.

Saniyeler içinde iki kolun arasına alındım.

_BH- Uyumadığını biliyorum. Ama bir sorun var. Sen söyleyene kadar seni zorlamayacağım.

Kollarımı beline sardım ve yüzümü göğsüne gömüp kokusunu içime çektim. Beni sıkmadığı için ona minnettardım.

___________

Çubukları sesli şekilde masaya bıraktı ve bana baktı.

_BH- Endişeleniyorum, ama. Doğru düzgün yemek bile yemiyorsun. Gelince de birşey yemedin.

- Aç değilim.

Masadan kalktım ve odamıza çıktım. Birkaç saniye sonra kapı açıldı. Ona döndüm ve yaklaştım.

- Bugün herşey çok güzeldi. Yarın Jae'yi alacaktık. İş saatimin bitmesine az kalmıştı. O anda bir müşteri geldi. Dün de gelmişti ve bugünde olduğu gibi saçma sapan birşeyler söyledi. Sakinleşmek için lavoboya girdim ve yüzümü yıkadım. Belimde bir el hissedince arkamı döndüm. O sırada..

Göz yaşlarım akmıştı ve boğazımda düğün oluşmuştu. Yutkundum ve devam ettim.

- O sırada dudaklarıma yapıştı. Hiç zaman kaybetmeden tokat attım ve dudaklarımı yıkadım. Hatta eve gelince bile diş fırçasıyla temizledim... Bir şey söylemeyecek misin?

Bir az sessizlik oldu ve başını kaldırıp bana baktı.

_BH- Bir daha orada çalışmayacaksın.

- Ne?

_BH- Duydun. Orada çalışmanı istemiyorum.

- Bir kaza yüzünden işimden olmak istemiyorum, Baek Hyun.

_BH- Sadece kaza mı? Adam seni öpmüş ve sen buna kaza mı diyorsun?!

Sonlara doğru sesi yükselmişti. Derin nefes aldı ve yumruklarını sıkıp odada tur atmaya başladı.

Neredeyse beş dakikanın ardından durdu ve bana döndü. Yaklaşıp yüzümü avuçladı ve alnını alnıma yasladı.

_BH- Oraya gitmeni istemiyorum, Jun Young. Bir başkası seni öpmüş..

Baş parmağını dudaklarımda gezdirdi.

_BH- Benim bile öpmeye kıyamadığım dudaklarını öpmüş.. ne yapmamı bekliyorsun? Sakinleşmekte zorluk çekiyorum. Bu odayı dağıtmamak için kendimi tutuyorum.  Aynı şeyi sende düşün. Biri beni öyle öpse o kafeye gelmeme izin verir miydin? Lütfen o kafeye bir daha gitme. Lütfen..

Ellerinin üzerine ellerimi koydum.

- Gitmeyeceğim. Yeter ki sakinleş..

Dudaklarımızı birleştirdim. Ayrılınca gülümsedi.

_BH- Bütün bunları unutalım ve yemek yiyelim. Yarında oğlumuzu almaya gidelim. Babamı arayıp işten ayrıldığını söylerim.

- Tamam.

Elimi tuttu ve odadan çıkıp mutfağa doğru ilerleyip yemek yedik.

İlk AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin