_BH- Şimdi anlat bana. O kızlar kimdi? Neden öyle oldun? Hepsini bilmek istiyorum.
Derin bir nefes verip konuştum.
- Patris'e okulda koşarken çarpmıştım ve yere düşmüştü. O günden sonra bana bulaşmaya başladı. Küçükken sessiz biri olduğum için bir şey yapamıyordum. Yanıma gelip benimle konuşmak isteyenlere benim hakkımda yalan ve kötü şeyler söyleyip benden uzaklaştırırdı. Çoğu kez beni kandırıp tuzağa düşürürdü. Sanki onu dövmüşüm gibi gösterirdi ve arkadaşları yalancı şahitlik yapardılar. Kimse bana inanmadığı için okuldan uzaklaştırıldım. Yine benim peşimi bırakmadı.
Göz yaşlarımı yine tutamamıştım. Yüzümde elini hissedince ona döndüm. Göz yaşlarımı silip konuştu.
_BH- Özür dilerim.. senin yanında olamadığım için, seni koruyamadığım için çok özür dilerim.
Elimi yanağına çıkardım.
- Bunlar senin suçun değil. Fransada yaşamıyordun ki nasıl koruyacaktın beni?
Kollarını belime sardı. Göz yaşlarımı akıtmaya başladım. Sessizce ağladım. Şuan farketmemesi benim için çok iyiydi.
Ayrılmak istediğini anlayınca hızlıca göz yaşlarımı sildim ve ona bakmadan konuştum.
- Bir az gezelim.
Kalktığımızda elini tuttum ve başımı omzuna yasladım. Aramızda sadece 4 santim olduğu için şanslıydım. Uzun bir yürüyüşün ardından hava karardığı için eve gittik.
Sofra kurmakta anneme yardım ettiğimde Baek Hyun da yardıma gelince ikimizde şaşırdık. Annem gayet memnundu. Baek Hyun biraz uzaklaştığnda gizlice kulağıma onu çok sevdiğini ve iyi bir eş bulduğumu söylüyordu. Böyle düşünmesi beni mutlu etmişti.
Nihayet babam da geldiğinde sofra hazır olmuştu. Hep birlikte yemek yemiş, ardından birlikte sohbet edip tatlı yemiştik.
Ailemin onu seveceğine emindim ve şimdi böyle sanki yıllardır bir birilerini tanıyorlarmış gibi konuşmaları beni içten içe mutlu ediyordu.
Canım birden aşırı çilekli süt çekmişti. Çilekli süt hep vazgeçilmezimdi. Ayağa kalkınca herkes bana baktı.
_A- Ne oldu kızım?
- Çilekli süt..
_B- Koca kız oldun hala süt mü içiyorsun sen?
- Ne yapıyım baba yaa çok güzel. Gidip alacağım.
_BH- Geç değil mi? Ben de geleyim.
- Hayır değil. Bir şey olmaz.
_A- Mutfakta çöplerde var. Giderken onları da at.
Odama çıkıp yanıma para aldım. Ardından mutfağa gidip çöpleri de aldım ve ayakkabılarımı giydim.
_BH- Bende geleyim mi?
- Gerek yok. Market çok yakın zaten.
_BH- Dikkat et o zaman.
Evden çıkıp ilk çöpleri attım. Gördüğüm siyah yansıma içime bir ürperti saldı. Yaklaştıkca Patris olduğunu gördüm. Bu kız beni deli edicek.
_PT- Kendi yuvana gitmişdin az önce neden dışarı çıktın? Sana çöplüğünde kal demiştim. Bence oraya çok yakışıyorsun.
Bir şey demeden yanından geçtim. Çilekli sütüm daha önemliydi fakat öyle bir şey söyledi ki hiç bir şey umrumda olmadı.
_PT- Sevgilin çok yakışıklı. Tam benlik. Onu ayartayım diyorum. Hem merak etme sana da düğün davetyesi de gönderirim.
Ona dönüp hızlıca yaklaştım ve beklemediği anda tokat attığım için yere düştü. Saçından tutup kaldırdım ve yakasından tutup duvara yasladım. Canı yandığı çok belliydi fakat şuan ölse bile umrumda değildi.
- Bir daha sakın! Sakın onun adını ağzına almayı geç, ufacık bir şey bile düşünsen seni tanınmaz hale getiririm, Patris. İnan bana yılların acısını çıkarırım senden. Ona dokunmayacaksın. Yoksa seni..
Ellerimi daha da sıkılaştırdım.
- Yoksa seni öldürürüm.
Elimi sertçe çektim ve yere düşmesini umursamadan markete gidip bolca çilekli süt aldım. Marketten çıkıp eve doğru yürüdüm. Varmama az kalmıştı ki bana yaklaşan bir Baek Hyun gördüm. O da beni farkedince koşup yanıma vardı.
_BH- Jun iyi misin? Neden bu kadar geç geldin? Off o kadar endişelendim ki..
- Özür dilerim Baekiee~ bir az geç sürdü.
_BH- Bir dahakine ben de geleceğim ve itiraz kabul etmeyeceğim. Gidelim hadi.
Eve vardığımızda annem kapıda karşıladı.
_A- Kızım neden geç geldin?
- Yoo anneciğim sana öyle gelmiş.
İki çilekli süt çıkarıp anneme verdim.
- Babamla için. Bizde odamıza gidelim.
_A- Peki kızım. İyi geceler.
Birlikte odamıza çıktık.
_BH- Jun.. bir şey olmadığına emin misin? Bir az tuhaf geldin bana.
- Patris'le karşılaştım.
