Şövalye karşılama töreni bitip de herkes yavaş yavaş dağılırken Kral Harry odasına çıktı. Kendisiyle aynı anda Kral Alexander'ın da yukarıya çıktığını gördü, ama ikisinin arasında tek bir cümle konuşma bile geçmedi. Pek umurunda da değildi açıkçası, şövalyesi onunla konuştuğu sürece herkes susabilirdi, sorun etmezdi.
Louis de onunla birlikte odasına çıkmak istemiş olsa bile, Zayn kendisini kolundan yakalayıp dışarıya sürükleyince bu planını ertelemek zorunda kalmıştı. Arkadaşının hareketlerinin Kral Harry ile tanışır tanışmaz değişmesine bakılırsa her şeyi anlamıştı, bu son derece normaldi, zaten kalbi olan herkes Louis'nin Harry'e aşık olduğunu görebilirdi.
Bahçeye çıktıkları anda Zayn Louis'nin kolunu bırakıp "Sen deli misin?" diye bağırdı. Etraftakilerin o yöne baktığını görünce ses tonunu düşürmek zorunda kaldı. "Kral Alexander öğrenirse ne olur biliyor musun sen? Cesedini balıklara yedirirler Louis!"
"Çenesi düşük bir Arap yetiştirmezse öğrenmez."
Zayn "İngilizim ben, Arap değil." diye karşı çıktı. Fars asıllı olması Louis'nin ona Arap demesine sebep oluyordu, Zayn bundan nefret ederdi. "Harry bir kral, ona bir şey olmaz. Daima senin benim gibiler yanar. Bu duyulursa seni öldürürler. Bundan daha önemli ne olabilir ki?"
O konuşmaya devam ederken Louis kenardaki hizmetçi kızı yanına çağırdı. Ondan biraz kırmızı gül toplamasını istedi. Bu umursamaz tavırlarıyla arkadaşını çileden çıkarıyordu. Hizmetçi gidince "Bundan daha önemlisi ne biliyor musun?" dedi. "Aşk. Ben o adama aşığım. Diğer şeyler umurumda değil."
"Hep böyle şanslı mı olacaksın sanıyorsun? Bir gün biri sizi görecek, Alexander bakışlarınızdan anlayacak, hiç olmazsa düşmanlarınız bunu ifşa edecek. Kabullenmiyor olsan da işler sarpa saracak. Evlenmeyeceksiniz, çocuklarınız olmayacak, sonsuza dek mutlu olmayacaksınız. Bu bir masal değil Louis. Bunun sonu mutlu son değil."
"Sence bilmiyor muyum?" diye bağırdı Louis ellerini onun göğsüne koyup sinirle ittirirken. "Aptal mıyım sanıyorsun? Her gün Alexander'ın gözlerinde kendi cenazemi görüyorum zaten. O bana her baktığında beni öldürecek kılıcı hissediyorum boynumda. Her an ölüme bir nefes daha yaklaştığımı, her gün sonuma doğru bir adım daha attığımı biliyorum. Ama seviyorum, ne yapabilirim?"
Louis duraksayıp nefes aldığında Zayn'in yüzündeki öfkeli ifade yumuşadı. Kendisi böyle şeylerden anlamazdı. Aile sevgisi görmemişti, aşık olmamıştı. Sevmek ne demek bilemezdi. Ama Louis dışında doğru düzgün bir arkadaşı olmamıştı ve sahip olduğu tek şeyi kaybetmek istemiyordu.
Kolunu Louis'nin omzuna atıp "Sevdiğini biliyorum." dedi. "Bunu benim gibi duygusuz biri bile görebilir. O da seni seviyor, bunu da görüyorum. Ama göz göre göre seni ateşe atmak istemiyorum. Hiç mi vazgeçemezsin?"
"Hiç vazgeçemem."
"Sen zaten hep böyle nerede tehlike varsa oraya balıklama atlıyorsun. Bıktım seni kurtarmaktan. Bu sefer ölsen cenazene bile gelmem."
"Kes sesini ya, ne zaman başıma bir şey gelse ilk sen koşarsın."
İkisi de birbirine baktı, sonra aynı anda gülmeye başladılar. Zayn omzuyla Louis'yi dürtüp "Bırak şimdi bunu, anlat bakayım." dedi. "Hep sarayda mı buluşuyorsunuz? Öptün mü hiç onu?"
"Bizim evimiz var, genelde orada oluyoruz. Ve ona bir bak, sence onu öpmemiş olmam mümkün mü?"
"Salaksın sen yemin ederim." dedi Zayn. "Ama gerçekten takdir ettim seni. Koskoca kralı nasıl tavladın?"
Louis iki eliyle kendi vücudunu işaret etti. "Al bak, bununla tavladım." dediğinde Zayn bu sefer kahkaha attı."İşte ben de onu diyorum Lou, bu tiple bu adamı nasıl elde ettin? Doğruyu söyle, Kral Harry kör, değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KNIGHT'S SECRET
FanfictionHer şövalyenin bir sırrı vardır. Ama Louis'nin sırrı diğerlerine kıyasla fazla büyük.