| XXIV |

2.4K 314 704
                                    

Saray hekimi Louis'nin sırtındaki yaraya bakarken Harry odada bir sağa bir sola volta atıyordu. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş haldeydi, kafası zonkluyordu. Louis'nin bir okla vurulduğunu gördüğünde resmen beyni uyuşmuştu. Yine de o anki paniğe rağmen oku hızlıca onun sırtından çıkarıp atmayı başarmıştı, zaten hemen sonrasında da Liam ile birlikte birkaç şövalyenin de yardımıyla Louis odasına taşınmıştı.

Zayn onu vuran adamı görmüş, peşinden gitmişti. Louis'nin vurulduğunu tam anlamıyla herkes görmemişti, o yüzden aşağıda kutlamalar devam ediyordu.

Şövalye Liam odanın kapısının önündeydi; kollarını göğsünün altında birleştirmiş sırtını da duvara yaslamıştı. Bilinci kapalı olan Louis hekim tarafından muayene edilirken Pedro yatağın dibine çökmüş korku dolu gözlerle onu izliyordu.

"Ok zehirliymiş." dedi hekim yarayı sararak. "Anında çıkarmanız çok iyi olmuş, zehir fazla yayılmamış."

"Yaşayacak, değil mi?" dedi Harry ona doğru yürürken. Etrafında bunca insan varken hareketlerini kontrollü tutması ve üzüntüsünü içine atması gerekiyordu.

"Evet majesteleri. Ben şimdi odama gidip yara için bitki karışımları hazırlayacağım. O zamana kadar yarayı sardım. Ben gelmeden önce bilinci açılırsa, mutlaka haberim olsun."

"Tamam, çıkabilirsiniz. Odayı boşaltalım, dinlensin." dedi Harry. Herkes gitse de rahat rahat sevgilisiyle ilgilenebilse diye can atıyordu. "Liam, sen de aşağıya dön tekrar. Beni soran olursa hava almak için bahçede gezintide olduğumu söyle, o kalabalıkta yokluğumu fark etmezler."

"Emredersiniz, majesteleri." Liam başını öne eğerek onu selamladıktan sonra odanın kapısını açtı. Önce hekim geçti, onun ardından kendisi de odadan ayrıldı.

İçeride Harry dışında bir tek Pedro kalmıştı, Pedro da gitmesi gerektiğini biliyordu ama Louis'yi bırakmak istemiyordu. Kedi gibi şövalyesinin başında bekliyordu.

Harry onun varlığından rahatsız olmadı. Yavaşça yatağa yaklaştı, yüzüstü uzanmış olan sevgilisinin yüzünü görebilecek şekilde yanına uzandı ve saçlarını okşadı. Hala uyuyordu, veya baygındı. Harry onun uyuyor olmasını tercih ederdi. Artık kendini daha fazla tutamıyordu, sessiz sessiz ağlamaya başlamıştı.

Onunla konuşmaya çalışmak, birkaç cümle etmek istedi ama eğer ağzını açarsa yüksek sesle ağlayacağını biliyordu. Sessiz akan gözyaşları yeterliydi, daha çok feryat etmek istemiyordu. Çünkü Louis onun ağladığını duyarsa üzülürdü.

Kapı çaldığında bile başını kaldırmadı. Louis'nin bir elini iki avucunun arasına aldı ve öptü. Yatağın diğer yanında oturuyor olan Pedro "Majesteleri." diye uyardı. "Kapıda biri var."

"Gelsin."

"Ama-"

"Gelsin."

Pedro gönülsüzce ayağa kalktı, kapıyı açtı. Harry içeri gelenin kim olduğunu umursamadı, yakalanma korkusu yaşamadı. Hareketsizce uzanmaya devam etti. Nefes alış verişi de olmasa, kimse onun yaşadığını düşünmezdi. Ölü gibi duruyordu.

Odaya giren Zayn onu öyle hareketsizce yatarken görünce tedirgin olsa da, bir şekilde eğilip selam vermeyi başardı. "Rahatsız ettim, kusura bakmayın. Adamı yakaladığımızı haber vermek istedim."

"Nerede?" diye sordu Harry gözlerini ona çevirerek. Pedro Kral Harry'yi neredeyse ilk defa bu kadar otoriter, bu kadar sinirli görüyordu.

"Zindanlarda, efendim. İzin verirseniz sorgusunu ben yapayım."

KNIGHT'S SECRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin