Odasının kapısı çaldığında, Harry çalışma masasının başında oturmuş Latince metni okumaya çalışıyordu. Kaşları çatılmıştı, bu onun pür dikkat kesilmiş halinin en belirgin göstergesiydi. Dışarıdan gelen çalgı seslerini bile duymuyordu. Dikkatli bakmaktan ağrıyan gözlerini arka arkaya kırpıştırırken "Girin." diye seslendi.
Ahşap kapılar açıldı, şövalye Liam içeriye girip eğilerek selam verdi. Harry muhafızlarına kapıyı kapatmalarını emrettikten sonra Liam'a "Yaklaş." dedi. Odada yalnız olsalar da, konuşmalarının dışarıdan duyulmasını istemiyordu. Muhafızı Isaac'ın doğrudan Alexander'a çalıştığını biliyordu.
"Sir Antonio geldi, efendim." dedi Liam kısık sesle. "Roma İmparatoru size hediye olarak yüz asker göndermiş, büyük bir ticaret kervanı kılığıyla ülkeye girmişler, Sir Antonio'nun izniyle. Sir Antonio onları Yüzbaşı Niall'a teslim etmiş."
"Tamam Liam, haber verdiğin için teşekkür ederim. Louis'ye bildirdiniz mi?" Son dört aydır, Louis ve Harry kavgalıymış gibi göründükleri için sarayda birbirlerinin yanından bile geçmiyorlardı. Louis'nin yakın arkadaşları olduğu bilinen Antonio ve Zayn de Harry'nin yanına yaklaşmıyorlardı. İki taraf arasında iletişimi kuran genelde Liam oluyordu.
"Evet majesteleri, Sir Antonio doğrudan onun yanına gitti. Sir Zayn de size tüm görevlerini başarıyla tamamladığını iletmemi istedi."
Harry onun Zayn'den bahsederken gözlerini devirdiğini gördü ve gülümsedi. İkisinin arasında düzenli olarak devam eden tatlı bir rekabet vardı. Louis ve Harry birkaç kez bu konuyu konuşmuş, dalgasını geçmişlerdi. "Zayn ile evlenmeyi düşünür müydün?"
"Affedin, ne dediniz?" diye sordu Liam, yüzünde şaşkın bir ifadeyle. Harry gülmemeye çalışarak sorusunu tekrarladı. "Sir Zayn ile evlenmek ister misin?"
"Tanrı korusun, majesteleri! O kendini beğenmiş bir deli."
"Zayn çok iyi bir asker. Ayrıca bunu politik bir hamle olarak düşünüyorum. İki sadık şövalyemin evlenmesi işime gelir. Evet evet, evlendireceğim sizi."
Liam bunun kralın emri olduğunu anlayınca susmak zorunda kaldı. Kral öyle bir emir verirse kimse karşı çıkamazdı.
Louis o anda orada olsaydı Harry'ye "Korkutma çocuğu, yazık!" derdi muhtemelen. Bu yüzden Harry güldü, "Şaka yapıyorum." dedi. "Rahatla biraz Liam, bugün sana ihtiyacımız var."
"Ama çok ciddi görünüyordunuz."
"Yarı ciddiyim. Aranızda bir şeyler olma ihtimalini görüyorum ve hoşuma gidiyor." dedi Harry. "Neyse, rengin değişmeye başladı. Louis hekimin yanına gitti mi?"
"Gitti efendim, zırhını da giymişti."
"Tamam, tüm bilgiler için teşekkür ederim. Çekilebilirsin."
Liam eğilerek selam verdi, geriye doğru adımlayarak kapıya doğru ilerledi. O odadan çıkarken Harry yeniden önündeki metine odaklandı. Sadece üç aydır Latince dersi alıyordu ve şimdiden çeviri yapmaya çalışıyordu. Kendini çok zorladığının farkındaydı. Aylardır devam eden hazırlıklar sırasında Harry'ye düşen görev de buydu işte, kitaplar okumak ve kendini geliştirmek. Prensken yıllar içinde alması gereken eğitimi dört aya sığdırmak...
Kağıtları toparladı, üst üste koydu. Masanın başından kalkıp kollarını iki yana açarak gerindi. Saatler süren çalışması yüzünden yorulmuştu, gücünü kaybetmemek için daha fazla çalışmasa iyi olurdu.
Odasının kapısı tekrar çalınca "Gel." dedi o tarafa dönerek. Bu sefer gelen kişi muhafızı Isaac'ti, içeriye doğru bir adım atıp kralı selamladıktan sonra "Rahatsız ettim, kusura bakmayın." dedi. "Herkes bahçede, eğlence başladı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KNIGHT'S SECRET
FanfictionHer şövalyenin bir sırrı vardır. Ama Louis'nin sırrı diğerlerine kıyasla fazla büyük.