| XXVIII |

5.2K 359 2K
                                    

FINAL

Bir bahar günü, öğleden sonraydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir bahar günü, öğleden sonraydı. Hafif esen rüzgar ağaçların yapraklarını okşuyor, tatlı hışırtılara sebep oluyordu. Büyük Britanya Sarayı her zamanki ihtişamıyla sahibine kucak açtı.

Simsiyah atının üstünde, gümüş zırhı ve rüzgarda dalgalanan saçlarıyla genç bir kral girdi bahçe kapısından içeriye. En son aylar önce görmüştü bu sarayı. Hayatının geçtiği bahçenin yeni haline bakarken mavi gözleri anlamsız bir sevinçle parlıyordu. Evine döndüğünü hissediyordu.

Genç kral atını durdurunca onun arkasından gelmekte olan dört at arabası da ilerlemeyi kesti. Kral atından indi, iki yana dizilerek bir geçit yolu oluşturmuş olan tüm şövalyelerin arasından geçerek yürüdü. Bu sırada şövalyeler kılıçlarını kaldırıyor, "Kralımız çok yaşa!" diye bağırıyorlardı.

Saray binasının giriş kapısındaki Kral Harry şövalyelerin oluşturduğu geçide doğru koşmaya başladığında Kral Louis de koştu. Herkes şaşkınca onlara bakıyordu. Savaştan gelen kralın aslında yavaş yavaş yürümesi, duruşunu bozmaması gerekirdi. Ailesi ise binanın girişinde onun gelmesini beklemeliydi. Ama onlar bu kuralı umursamamıştı bile, can havliyle birbirlerine koşuyorlardı.

İkisinin bedenleri birbirine çarpışıp da kolları birbirlerine sarıldıklarında, arkalarında kalan diğer herkesi unutmuş gibilerdi. Aylar süren ayrılıklarının acısını çıkarırcasına sarılıyorlardı; aradaki zırh onlara engel olmuyordu.

"Seni çok özledim!" dedi Harry, yüzünü onun boynuna gömmüş, arka arkaya öpücükler bırakmaya başlamıştı bile. Louis tek elini onun beline, diğerini ise tacın altından sarkan saçlarının üstüne koymuş; gözlerini kapatmış, ondan gelen güzel kokuyu içine çekiyordu. "Ben de seni çok özledim."

Dakikalar süren ama onlara bir saniye sürmüş gibi hissettiren sarılmadan sonra ayrıldılar. Louis boynundaki haç kolyesini çıkardı, Harry'nin boynuna taktı. "Kolyeni geri getirdim."

"Getireceğini biliyordum."

"Ben de beni koruyacağını biliyordum," dedi Louis. Alexander tarafından Ölüm Kalesi'ne gönderildiği zaman da Harry ona bu kolyesini vermişti. Kolyenin bir koruyucu olduğuna inanmaktan ziyade, onu manevi bir güç kaynağı olarak takıyordu. Savaşırken, uyurken ya da yaralanmış yatarken bir şekilde Harry'nin varlığını yanında hissetmek ona güç veriyordu.

irkaç adım geride duran Pedro'ya sarıldı, onunla selamlaştı. Onu Harry ile bırakmasının sebebi hâlâ sadece ona güveniyor olmasıydı. Savaştayken aklı Harry'de kalmasın, onun güvende olduğunu bilsin diye Pedro Harry'ye gözü gibi bakıyordu.

Kollarını ayırdıktan sonra yüzünde kocaman bir sırıtışla Harry'nin elini tuttu. İkisi birlikte şövalyelerin ve diğer çalışanların olduğu tarafa dönüp insanları selamladılar, ardından Harry Louis'yi neredeyse çekiştirerek saraya soktu.

KNIGHT'S SECRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin