Bölüm 1: Bambu Evde Huşu İçindeki Çift

1.2K 87 175
                                    


Başlıyok o halde :D

Ve sonradan okuyanlar kaldırılan görsellere sadece nokta(.) koyabilirlerse bana çok yardım etmiş olurlar. Teşekkürler! ♪('▽`)

İyi okumalar diliyorum.^^

----------

"Gitmene izin vermeyeceğim!"

.....

"Shizun, kahvaltı hazır."

Her sabah, ama her sabah Shen Qingqiu'nun uyandıktan ya da daha tam uyanamadan duyduğu ilk sözler bunlardı. Hala tam olarak uyanmamış olmanın verdiği mahmurlukla, olduğu yerden doğruldu ve belini tutarak bedenini esnetti. Fakat bu hareketleri vücudunun alt kısmındaki bir ağrıyı tetiklemiş olacak ki bir anda yüzünü buruşturup sıkıntılı bir nefes verdi. Gece zorlanan alt kısmı şimdi acısını çıkarır gibi zonklayarak ağrımaya başlamıştı.

Cang Qiong Dağı'ndan ayrıldıktan sonra, Luo Binghe ile bambu ormanlarıyla dolu olan Yun (Bulut) adında bir şehrin merkezden uzak olan bir konumuna yerleşmişlerdi. Özellikle bambu ormanı olan bu yeri seçmelerinin sebebini açıklamaya gerek bile yoktu. Yun şehri isminden de anlaşılacağı üzere yüksek bir yerde neredeyse bulutlara uzanan bir şehirdi. İkisinin bambu eviyse gerçekten bulutların içinde yüzüyor gibi şehirden biraz uzakta fakat daha yüksek bir yerdeydi.

Shen Qingqiu ne kadar hala garip gelse de, Luo Binghe ile yeni evli çiftler gibi balayı tadındaki bu hayatına oldukça alışmış ve mutlu görünüyordu. Yataktan kalkmış henüz giyinmeye başladığı sırada, beyaz ipekten kumaşlarla çevrili kolların belini sardığını fark etti.

Bir gülümseme yüzünü ele geçirirken, Luo Binghe'nın kulağına fısıldadığını duyduğunda hafif bir ürperti boynundan aşağı doğru süzüldü. "Shizun, bu müridin oldukça sabırsız olduğunu biliyorsun. Eğer seni iki dakika bile görmezsem çok mutsuz olurum."

Luo Binghe'nın her zaman mutsuz olmak için bir sebebi vardı. Shen Qingqiu bugün onu öpmediği için ya da beraber oldukları sırada Shen Qingqiu ona iltifat etmediği için... Her an sahte gözyaşları dökme yeteneği de cabasıydı. Yani bu sözler Shen Qingqiu'nun sürekli duyduğu artık 'sıradanlaşan' sözlerdi.

Shen Qingqiu başını iki yana salladı ve bedenine bağlanmış kollardan kurtulup, Luo Binghe'ya önünü döndü. Başını nazikçe okşadı ve giyinmeye devam ederken, "Bu Usta biliyor. Ama seni yetiştirirken her şeyden önce sabırlı olmanı söylediğimi hatırlıyorum." dedi yorgun bir ses tonuyla.

Luo Binghe, o beyaz iç cübbesini giyerken ellerinde açık yeşil cübbeyle geldi ve kollarından geçirmesine yardım etti. "Shizun sanırım en kötü olduğum konunun sabır konusu olduğunu biliyordur." Dedi kıkırdayarak. Shen Qingqiu kıyafetini düzeltirken o da simsiyah, ipek yumuşaklığındaki saçlarını arkasında parmaklarını aralarından geçirerek sabitliyordu.

Shen Qingqiu ona döndü ve "Ben hallederim, sen önden git." dedi. Sonra masanın üzerindeki yeşil kurdeleyi alıp saçını toplamaya başladığı sırada, Luo Binghe'nın tamam anlamında bir "Mm." diyip odadan çıktığını duydu.

Aynaya yaklaşıp saçlarını yarım bir topuz şeklinde bağladığında, boynunu örten tutamlar çekilip ardında gizlenen bembeyaz teni ortaya çıkardı. Fakat tam olarak bembeyaz olduğu söylenemezdi çünkü, boynun belirli yerlerinde ve aşağı doğru gittikçe artan pembemsi izler bu tek düzeliği ahlaksızca bozuyordu. Bu görüntü yabancılar tarafından bakıldığı zaman oldukça edepsiz algılanabilirdi ama Shen Qingqiu onları vücudundan silmek için o kadar çabalamayı hiç istemiyordu. Sonuçta bu huzurlu ve sessiz yaşamlarını bozup onları görmeye gelecek bir yabancı yoktu, ayrıca bunlardan kurtulsa bile bir süre sonra yine oluşacaklardı yani uğraşmaya değmez. Bilhassa içinde bu görüntüyü biraz güzel bulan garip his de vardı.

I Won't Let You Go ✓SVSSS [ғᴀɴғɪᴄᴛɪᴏɴ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin