₇i saw him

5.4K 457 214
                                    

♫Üstümde büyük bir etkin var. Gücünü bilmiyorsun bile. Bebeğim, lütfen bana merhamet et. Kalbime kibar davran. Beni incitmek istemesen bile beni parçalara ayırmaya devam ediyorsun.

Hissettiğim titreşim sesiyle gözlerimi araladım. Uykulu gözlerle bir süre etrafa bakındım. Neredeyim ben diye düşünürken telefonum hızla titremeye devam etti. Uyuşuk bir şekilde yerimden kalkıp telefonumu aradım. Valizimin yan tarafında bulunan fermuarı açıp telefonu elime aldım. Bay Ryu arıyordu.

Yeşile tıklayıp "Efendim." dedim.

"Üzgünüm, sizi uyandırdım mı?" Telefonu kulağımdan çekip saate baktım. Neredeyse öğlen bire geliyordu. 

"Sorun değil. Yeterince uyudum. Bir sorun mu var Bay Ryu?"

"Size bir ev buldum fakat satın almadan önce sizinde görmenizi istiyorum."

Yatağa oturup sırt üstü uzandım. "Size 1 saate konum atacağım. Beni buradan alabilir misiniz?"

"Tabii. İyi günler efendim." 

Telefonu kapatıp bir süre tavanı izledim. Sonrasında aklıma dün gece Jungkook'la uyuduğum geldi. Hızla yattığım yerden kalkıp etrafıma baktım. Yoktu. Sessizce banyoya baktım, orada da yoktu. Evin içinde gezindim fakat yine yoktu. Sanırım sabah uyanınca şoka girip koşarak evden gitti. Sonuçta sarhoştu ve dün geceye dair hiçbir şey hatırlamadığına emindim. Ama hatırlamasını isterdim. Bana sarıldığını, yalnız hissetmediğini hatırlamasını çok isterdim. 

-o-

Evden ayrılmadan önce bir süre evi izledim. Buradan gitmek istemiyorum. Her gece ona sarılarak uyumaya asla hayır demezdim. Her gece onunla uyumak, ona sarılmak hayallerimden de ötedeydi. 

Sıkkınlıkla nefesimi salıp ayakkabılarımı giydim. Valizimi de elime alıp kapıyı araladım. Anahtarını dış kapının önündeki paspasın altına sıkıştırdım. Hızlıca merdivenleri inip apartmanın önünde beni bekleyen arabanın içinde yerimi aldım.

"Hoş geldiniz." Arabaya bindiğimi fark eden Bay Ryu arabayı çalıştırıp sürmeye başladı. 

"Hoş buldum." Kafamı cama yasladım. İçimde bir burukluk vardı sebepsizce. Sanki bundan sonra Jungkook'u göremeyecek gibi hissediyordum. Kafamı kaldırıp "Bay Ryu, Jaewon okulda mı?" dedim.

"Hayır efendim."

Kaşlarımı çattım. "Neden okulda değil? Bir şeyi mi var?"

"Hayır efendim. Amcanız onları gezmeye götürmüş. Bu günlük okulu astıklarını söyledi."

Sinirle soludum. Nasıl bana sormadan böyle bir şey yapabilirdi?  Amcam, Jaewon'u kandırmaya çalışıyordu. Kendi tarafına çekmeye çalışıyordu. Onu da elimden alırsa kimsem kalmazdı. İlk başta annemle babamı elimden almıştı. Şimdi hedefi Jaewon muydu?

"Dava nasıl gidiyor Bay Ryu? Bir şeyler bulabildiniz mi?"

"Hayır efendim." Gözünü yoldan ayırmadan ekledi. "Biliyorsunuz ki babanızın ıslak imzasıyla gelişmiş bir durum. Bunu yalanlamak, biraz zaman alacaktır."

Amcamın elinden her şeyini almak istiyordum. Şirketin hisseleri normalde yarı yarıya bölünmüştü fakat amcam, babamın iyiliğini suistimal edip -hatta onu kandırıp- elindeki %40'lık hisseyi kendi üzerine almıştı. Şirketteki payımız %50  iken bir anda %10'a düşüvermişti. Elimizde kalan hissenin neredeyse yarısı Jaewon'un okul masraflarına gidiyordu. Geri kalanla geçinmeye, şirkette para akışını sağlamaya çalışıyorduk. Bize kalan hisseyi de düzgün kullanamazsak elimizde hiçbir şey kalmazdı. 

Bloody Roses | Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin