₁₂sudden kiss

5.4K 514 296
                                    

♫Dudaklarınla sarhoş oluyorum. Kollarında olmak, şampanya gibi.

Minik Hatırlatma: Oy vermeyi ihmal etmeyelim olur mu kuzucuklarım:( 

Ağzım açık bir şekilde Jungkook'u izlerken oldukça rahat olduğunu fark ettim. Gözüm istemsizce yanımda oturan Jin'e kaydı. Aynı anda kafalarımızı çevirmiştik ve göz göze gelmiştik. Kaşlarını çatıp sessizce tekrar etti. "Albert mı?"

Bilmiyorum dercesine kafamı sallayıp gözlerimi tekrar Jungkook'a çevirdim. O sırada Jin kendi kendine konuşmaya başladı. "Albert nasıl oluyor? Hiç bir şey anlamadım." Oldukça sarhoştu ve algılamakta daha çok zorlanıyor gibi gözüküyordu.

Albert ismini kullanmasının Hoseok'un söylediği şeyle bir alakası olabilirdi. Sanırım bu onun pis işlerini yaparken kullandığı isimdi. Sadece tahmin yürütüyordum ve en mantıklısı bu geliyordu. Acaba yaptığı pis iş neydi? Aklıma gelen şeyle hızla göz altlarına ve kollarına baktım. Her hangi bir iğne izi veya morarma yoktu. Bu iyi bir şey miydi yoksa daha kötüsünü mü düşünmeliydim, bilmiyordum.

Düşüncelerimi dağıtıp Jungkook'u incelemeye başladım. Taeri'yle ilgileniyordu. Resmen gözümün önünde onunla flörtleşiyordu. Onu izlediğimi hissettiğinde saniyelik olarak kafasını çevirdi ve belli belirsiz göz kırptı. Tekrar Taeryi'ye döndü, kulağına bir şeyler fısıldadı. Söylediği şey her neyse Taeri tatlı bir şekilde kıkırdamıştı. 

Taeri, oldukça güzeldi. Sırf kıskandığım için onu kötüleyemezdim. En azından benden daha bakımlı gözüküyordu. Buraya gelmek gibi bir planım olmadığı için makyaj yapmamış, pantolon ve tişört giymiştim. Taeri ise makyajıyla, üzerindeki dar elbisesiyle mükemmel gözüküyordu. Kıyas yapmaktan nefret ederdim fakat o benden daha güzeldi. Eğer konu Jungkook ise bu durum daha da üzücü bir hal alıyordu. 

Dirseğimi masaya yaslayıp alnımı, avuç içime dayadım. Yüzümü gizlemeye çalışıyordum çünkü gözlerim çoktan yaşla dolmuştu. Üzüldüğümü veya bozulduğumu belli etmek, Jungkook'un karşımda bir kızla gülüşmesini izlemek istemiyordum. Buraya geldiğime fena halde pişmandım.

Göz ucuyla Jin'e baktığımda Taehyung'la aralarında gülüştüklerini fark ettim. Ben hariç herkesin keyfi yerindeydi. Hızla yerimden kalktığımda biri bileğimi yakaladı. 

"Nereye gidiyorsun Cheol?"

Gülümsemeye çalıştım. "İçecek bir şeyler alacağım." Göz ucuyla Jungkook'a baktığımda göz göze gelmiştik. Hızla gözlerimi kaçırıp  bar kısmına sakin ve emin adımlarla yürümeye başladım. Kalabalığı delerek geçtim, yüksek taburelerden birine oturdum. 

Birkaç saniye sonra önümde bir barmen belirdi. "Nasıl yardımcı olabilirim?"

"Votka shot alabilir miyim?" Önüme hızlıca üç bardak bırakıp sırayla hepsini doldurdu. 

"Yeterli mi?" Şaşkınca bardaklara bakıp belli belirsiz kafamı salladım. Barmen başka bir müşteriyle ilgilenmek için ayrılmıştı. 

Bunu yapmak istediğimden emin değildim. Tek emin olduğum şey, bunları içtikten sonra fena halde sarhoş olacağımdı. Birkaç saniye düşündükten sonra elime aldığım bardağı hızla dikledim. Yutkunduğum anda boğazım fena halde yanmıştı ve yüzümü buruşturmama sebep olmuştu. 

Bir kere başlamıştım ve sonunu getirmek istiyordum. İkinci bardağa uzandım onu da hızlıca dikleyip bitirdim. Elim üçüncü bardağa kaydığında barmen yanıma gelip yarım bir şekilde gülümsedi. "Biraz hızlı gitmiyor musun?"

Bloody Roses | Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin