Psikopat Tayfa

1.8K 47 4
                                    

Derin Sezgin...

Korkuyorum lan!

Önümde ağzı yüzü kan içinde, her yeri morarmış bir çocuk var! Ve aynı zamanda bu eserin sahipleri..

Hepsi o mal arkadaşlarımın yüzünden!

Bugün okul çıkışı kankalarım Ece ve Zehra ile beraber sinemaya gitmeye karar verdik fakat çok sevgili Zehra tam okul kapısından çıkarken tuvaletinin geldiğini söyledi. Ben de geri yukarı çıkmaya üşenince Ece ve Zehra beraber gittiler. Ben de onları güvenlik kulübesinin yanında beklemeye başladım. Bahçe de tek tük insan vardı.

O sırada bahçe kapısının önüne siyah bir spor araba yanaştı.

Arabanın içinden dört çocuk indi. Sarışın ve mavi gözlüsü hariç diğerlerini tanıyordum. Bunlar okulun en tehlikeli ve popüler çocukları idi. Nam-ı değer : Psikopat Tayfa!

Onlarla hiçbir şekilde bir iletişimim olmamıştı bu güne kadar. Dilerim bugünden sonra da olmazdı faka bana hiç gülmeyen şans tabii ki buna izin vermeyecekti.

Uzun boylu, kumral ve laciverte çalan gözleri olan çocuk Baran Duman, uzun boylu, esmer ve kahve renkli gözleri oaln çocuk Sancar Erdoğan ve Uzun boylu, esmer, kıvırcık saçlı ve ela gözlü çocuk ise Emin Durgundu.
Gerçekten fazla yakışıklı ve tehlikeli görüküyorlardı.

Bahçeye girdiklerinde çocuğu yere doğru savurdular.
Çocuğu döveceklerini anlayınca beni görmesinler diye - ki bahçede benden başka kimse yoktu! - güvenlik kulübesinin arkasına saklandım.
Baran "Sahibine söyle: şimdi burada senin ağzını burnunu dağıtıcaz ama sıra ona da gelecek!" dedi ve çocuğun gözüne yumruk attı. Ardından Sancar çocuğa kafasını geçirdi. Çocuk yere düştü. Sonra Emin çocuğa tekme attı derken çocuğu tekem tokat dövmeye başladılar.
Resmen çocuğu gözümün önünde öldüreceklerdi.
Bu görüntüye daha fazla dayanamayan kalbim, vicdanıma seslendi ve cesaretimi toplayarak kulübenin arkasından çıkıp onlara yaklaştım.

"DURUN!"

Yumruğunu çocuğa geçirmek üzere oaln Sancar durdu ve üçü birden ben tarafa döndüler.

Baran "Sen kimsin lan!?" dedi gayet sert bir şekilde.

Kaba mıydı? Kesinlikle...

Elimle çocuğu gösterip "Ölecek!" dedim.
Emin "Seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokma!" dedi tehditkarca.
O sırada çocuğum yüzünü gördüm. Kanlar içindeydi.
"Ne yapmaya çalışıyorsunuz? Çocuk ölecek! Bırakın artık."
Sancar "Bak kızım, yürü git! Benim sinirimi bozma!" deyip üzerime yürürken Baran onun kolunu tuttu ve "Sakin ol Sancar o daha küçük bir kız!" dedi küçümserce.

O bana küçük mü dedi!? Nasıl bana küçük der!? Bir yetmiş beş kızm lan ben!
Ve galiba kahvaltıda yürek yedim. Çünkü şimdi söyleyeceğim şeyleri hayatta söylemezdim.

"Sen çok mu büyüksün de bana küçük diyorsun?" dedim sinirli sinirli. Çok saçmalamıştım. Sonuçta benden 4 yaş büyüktü.

Sözlerim üzerine Baran bana döndü.
"Kızım sen manyak mısın!? Kafanda var mı!? Öldürtcen şimdi kendini!"

Evet haklıydı. Galiba deliydim ve beynim susmamı söylüyordu fakat dilim onu dinlemedi.

"Ne yapacaksınız? Bana da mı ona yaptığınızı yapacaksınız? Bana da mı vuracaksınız? Bir kıza vuracak kadar düştünüz mü?"

Evet, kesinlikle bugün okula gelmeden kahvaltıda yürek yemiştim.

Baran üzerime yürümeye başladı. Ben de geriledi fakat sırtım kulübeye çarpınca durmak zorunda kaldım. Artık Baran ve kulübe arasında sıkışmış bulunmaktaydım.
Ve her ne kadar kızgın olsa da lacivert gözleri çok güzeldi.

Tamam! O son sözleri söylememeliydim!!

"Sana siktirip gitmen için bir şans vermiştim Bücürük!!"


BÜCÜRÜK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin