"Şu an istesem seni öpebilirim biliyorsun değil mi?"
Kalbim boğazımda atarken cevap verecek gücü kendimde bulamıyordum.
Gerçekten öpebilir miydi yani?
Bu kadar basit miydi bu işler?
Hem ben sanki onun için biraz küçüktüm değil mi?Boğazımı temizledim.
"Bunu yapacağını zannetmiyorum."Söylediğim şeye her zamanki gibi cevap vermedi. Yüzünün şekli bile değişmedi.
"Ben.." dedi ve durdu. Bir müddet dikkatle dudaklarıma baktı.
"İstesem gözümü kırpmadan adam öldürürüm seni mi öpemeyeceğim?"Dedikleri bende soğuk duş etkisi yaratırken yutkundum.
Cidden bu çocuk adam öldürür müydü? Ya da daha önce adam öldürmüş müydü?
Bu çocuk yoksa bir katil miydi yani?Hiçbir şey söyle(ye)meden ona bakarken o da hiçbir şey demeden bakışlarını bir gözlerime bir dudaklarıma değdiriyordu.
Sonra bir anda yavaşça üstüme eğiliyordu ki o sırada kapı çaldı.
O kapı çalmasaydı beni öpeceğinden eminim. Allah o kapıdan razı olsun ve bana daha sonra yapacaklarım için aklı versin inşallah!
Ellerini yanımdan çekti ve kolumdan tutup beni arkasına geçirdi.
Kapıyı açtığında gelen Uzun boylu, kumral ve laciverte çalan gözleri olan bir çocuktu.
Konuşmadan önce bir bana bir de adını bilmediğim - gerçekten bir akla ihtiyacım var! - çocuğa baktı.
Sonra boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
"Emin yarın işleri hallediyoruz haberin olsun."Yani bu çocuğun adı Emin miydi?
Sonunda ismini öğrenmiştim. Allah'ım sana şükürler olsun Ya Rabb'im!Bu arada ne işinden bahsediyorlar acaba.?
"Tamam. Yarın hazır olurum."dedi Emin - sonunda adını öğrendiğim için memnundum. - diğer çocuğun başka bir şey demesine fırsat vermeden kapıyı kapattı.
Kapıyı kapatıp bana döndüğünde tamamen samimi bir şekilde ve genişçe sırıttım.
"Adın Emin yani? Aslında biliyor musun annen ve baban tam sana göre bir isim koymuşlar sana. Çünkü kendinden emin bir şekilde duruyorsun ve aynı şekilde de konuşuyorsun."
Yüzüme bakarken hiçbir şey dememeye devam etti.
Yaklaşık üç dakika ayakta birbirimize bakarken ayaklarımın ağrıdığını hissettiğimde tam bir şey diyecektim ki" Hadi evine. Bu kadar macera yeter sana. "dedi kapıyı açarken.
"Nasıl yani!?" dedim hayret içinde. "Beni o aç kurtların arasından tek başıma mı yolluyorsun?"
Kafasını salladı.
"Sana daha önce tam bir odun olduğunu söylemiştim değil mi?"
Dediklerime hiçbir karşılık vermezken kolumdan tuttu ve beni kapıdan dışarı çıkardı. Bir müddet yüzüme baktıktan sonra hiçbir şey demeden kapıyı yüzüme kapattı.
Kapıyı yüzüme kapatmasıyla büyük bir şok geçirdim.
O az önce resmen beni kapı dışarı mı etmişti?
Beni, Naz Bilgin'i!Sinirle arkamı döndüğümde koridorun sessizliği ve loşluğu beni fazlasıyla rahatsız etmişti.
Tam adımımı atıp yürüyecekken uzaklardan birkaç çocuğun sesi yankılandı ve ben korkuyla yerimde kalakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜCÜRÜK
Chick-LitBaran üzerime yürümeye başladı. Ben de geriledim fakat sırtım kulübeye çarpınca durmak zorunda kaldım. Artık Baran ve kulübe arasında sıkışmış bulunmaktaydım. Ve her ne kadar kızgın olsa da lacivert gözleri çok güzeldi. Tamam! O son sözleri söylem...