27. Bölüm

4.9K 195 9
                                    

Bol yorum ve vote'yi kim ister?

Mesela ben isterim!

(Doğa'nın en yakın arkadaşı olan kızın adını BEGÜM yerine SUDE olarak değiştirdim arkadaşlar.)

Birde şaka maka değil baya baya 30. bölüme doğru yol alıyoruz arkadaşlar, farkında mısınız? Ben şok.

Şu sınav sürecinde bana o kadar güzel eşlik etti ki Doğa, Erim, Sude, Ezgi, Alper, Semih... Hepsi canım. Hepsi çocuğum gibi.

Dün, hayatımda yeri ayrı olan özel insan bana şu tarz bir cümle kurdu: “Kendi dünyamızı yaratıyoruz, onun içine bir sürü insan ekliyoruz, bize yoldaş oluyorlar...”

O kadar haklı ki... Doğa ve Erim olmadan ne yaparım bilemiyorum artık. Güzel çocuklarım. Hep size emanet olacak.

VEEE AYRICAAA

Yeni kapağımızı da taktim etmek isterim:

Yeni kapağımızı da taktim etmek isterim:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar, dostlarım!

×

“Haydi, haydi, haydi,” derken tek eliyle tuttuğu, shot bardaklarının bulunduğu tepsiyi hızla önümüzden geçirirken hepimiz sırayla birer bardak almıştık bile.

Alper'in bu işteki ustalığı gerçekten muazzamdı. Erim'de çok iyiydi. Fakat Alper, çok küçük yaştan itibaren bar hakimiyeti altında yetiştiğini söylemişti. Sanırım babası ölmeden önce bir bar işletmecisiymiş, hâliyle de kendisi ustalığını kimden aldığını belli ediyordu. Aklıma gelen düşünceyle yanı başımda, kolunu omzuma atarak oturmuş Erim'e döndüm. “Alper'in babası,” dedikten sonra beni dinlediğini anlayınca devam ettim. “Neden ölmüş?”

Önce bana bakıp bakışlarını yüzümde gezdirdikten sonra yan gözle çaprazımızda yine bar çalışanı olan bir çocukla gırgır şamata yapan Alper'e baktı. Tekrar bana döndüğünde, “Bildiğim kadarıyla akciğer kanseriymiş, yenik düşmüş,” dedi sıkıntılı bir sesle.

İstemsiz olarak büzülen dudaklarım ve dolmuş gözlerimle Alper'i izledim. Kim bilir neşesinin altında ne acılar yatıyordu. “Çok üzüldüm... Kim bilir neler hissetmiştir,”

Erim, bu hâlimi görünce yüzüne yayılan eşsiz gülümsemesini bahşetti bana. “Güzelim, bunlardan bahsedecek daha çok zamanımız var. Lütfen, mutlu olmaya bak. Sınavın bitti, stresini atalım diye geldik. Eminim Alper'de bu konuların konuşulmasını istemez, ha?”

“Haklısın,” dediğimde “Gül bakalım, göreyim o gülüşünü,” deyip burnumu sıktığında yaptığı harekete istemsiz olarak gülmeye başlamıştım.

Bir saate yakın Erim, Sude, Alper, adının Selim olduğunu öğrendiğim diğer çocuk ve sonradan aramıza katılmış Ela'yla beraber ortam çok neşeli geçiyordu. Herkes mutlu, herkes benim o stresten kurtulmamı kutluyordu. Arada Alper'in Sude'ye attığı kaçamak bakışları her yakaladığımda benimle uğraşan o çocuk, mahçup bir şekilde bakmaya başlıyordu. Fakat ne olursa olsun Sude'den etkilendiğini de masada benim dışımda oturan herkes anlamıştı. Aynı şekilde bir zaman sonra Sude'nin de verdiği karşılıklar neticesinde Erim'in bir ara kulağıma yaklaşıp “Bak bunlardan olur,” demesi kıkırdamama sebep olmuştu.

“Ben bir lavaboya gideyim," deyip yanlarından ayrıldım. Buraya sık sık gelmemin sonucunda adım gibi ezberlediğim yeri hızla bulup girdim.

Kısaca işimi hâllettikten sonra musluğu açmak için yeltendiğim esnada gördüğüm görüntü yüzümün beyazlamasına, gözlerimin büyümesine ve yüksek sesli attığım çığlığa sebep olmuştu.

“İmdat!”

“Doğa!”

Kapının gürültülü açılmasıyla gelen Ela'nın da baktığım yere odaklanmasıyla bana ve çığlıklarıma eşlik etmesi bir oldu.

×

&

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

&

Bölümü nasıl buldunuz?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölümü nasıl buldunuz?

Umarım beğenmişsinizdir!

Sizleri seviyorum,

❤️

MEHLİKÂ | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin