Keyifli okumalar, dostlarım!
×
Boş bakışlarım önündeki masaya başını yaslamış şarkı söylemeye çalışan Alper'e döndü. Sabahtan beri bir yandan soda içip bir yandan şarkı söylüyordu ve inanın kulaklarımı doktora göstermem gerekebilir.
“Gel gel sarışınım gel, ben sana aşığım gel...”
Erim, Alper ve beni birkaç dakikalığına Pub'da yalnız bırakmıştı. Söylediğine göre bir haftadır aynı bu hâldeymiş ve hiç içmeden sarhoş olma yeteneğini kullanmaya başlamış. O da bir yere gidip gelecekti ve bu sürede benim Alper'in yanında olmam belki bir şeyleri çözümler gibi olacağını düşündüğü için buraya çağırmıştı. Ama pekte düzelecek gibi değildi. Onun psikolojisine yardım etmek için buradaydım, değil mi? Ah, hayır! Benimki çoktan gitti zaten.
“Gönlümün son durağı, genç ömrümün baharı, sevdiğim güzelin adı, sarı sarı, kimin yarı, en güzeli, benim sarım, sarı sarı, sarı çiçek, herkes yalaaan sensin gerçek!”
Dirseklerimi gürültülü bir şekilde masaya yasladıktan sonra avuç içlerimle kulaklarımı kapatmaya yeltenmiştim ki kapıdan giren Erim'i görmemle “Sonunda!” diye bağırdım.
Kaşlarının çatık olmasına rağmen eğlenen yüz ifadesiyle yanıma gelip kolları arasına çektikten sonra saçıma küçük bir öpücük kondurdu. “Alper düzelsin, diye çağırmıştım oysa seni...”
“Düzelmiyor, düzelmiyor...” dedim ağlamaklı sesle. Ruh hâlimin gerçekten normalin altına düştüğünü gören Erim, Alper'e döndü. “Lan! Alper,” diye bağırınca Alper, olduğu yerde sıçrayıp bize döndü.
“N-ne?”
“Oğlum,” dedikten sonra benden ayrılıp Alper'in yanına oturduktan sonra devam etti konuşmasına. “Bir haftadır ne bu hâl?”
Önce bana, daha sonra Erim'e baktıktan sonra gözlerini kapattı. “Aşık oldum,” dediğinde büyük tepki vermemizi bekliyor olacak ki birkaç saniye ne Erim'den ne de benden ses çıkmayınca tek gözünü açıp bize baktı. “Ee tepki vermediniz?” dediğinde göz devirip “Anlamadığımız bir şey değil,” dedikten sonra parmağımla onu işaret ettikten sonra, “Hâliyle,” diye devam ettim.
“O zaman niye soruyorsunuz arkadaşım?”
Erim güldükten sonra önündeki soda şişesini masaya yatırıp döndürmeye başladığı esnada konuştu. “Kimmiş bu sarı?”
İkimizin de kim olduğuyla ilgili tahminleri vardı. Fakat nedense o söylemeden söyleyemiyorduk. Alper, önce sağ elini kalbinin üstüne koydu daha sonra sol elini havaya kaldırıp Mahsun Kırmızıgül'ün az önce söylediği Sarı Sarı şarkısına kendi uyarlamasını yaptı.
“Sevdiğim güzelin adı, Sude Sude...”
“Ya,” dedim bende eski yerime otururken. “Nereden çıktı bu Sude aşkı, Alper?” diye devam ettiğimde kaşlarını çatıp bana bakmaya başladı. “O güzelliğe aşık olma şerefine layık görüldüğüm için şükretmeye çalışıyorum, sen ne diyorsun kezo?”
Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken, “Kezo mu?” dedikten sonra önümde duran telefonumun ekranını açarken devam ettim. “Unuttun galiba Sude benim arkadaşım,”
Alayla bakıp “Yani?” dediğinde aynı alayla karşılık verdim. “Yanisi şu canım Alperciğim... Şu dakika senden hoşlanması için elimden geleni de yapabilirim ya da ne bileyim tek bir kelimemle senden nefret etmesini de sağlayabilirim.”
Kaşları havalandıktan sonra böyle bir tehdit beklemediğini yüzünde oluşan endişeden fark etmiştim. Güldüm. Aniden sandalyesiyle yamacıma girince Erim karşıdan, “Hooop! Uzaklaş bakayım,” dediğinde Alper, elini ona doğru sallayıp “Sussana kardeşim sen. Muhteşem yengemle iki kelâm edeceğiz şurada,” dedi.
Kezodan, muhteşem yengeye dönmüştük... İşe yarar bir dönüş. “Şaka bir yana,” derken bakışlarım Erim'e döndü. “Sude'nin güzel bir ilişki içine girmesini bende isterim. Ama her ne kadar dıştan ilişkiye adım atabilecek gibi görünse de içinde atamadığı biri var,” dedim. Erim'in umutsuz bakışları Alper'e döndüğünde bende bakışlarımı ona çevirdim. Söylediklerim hoşuna gitmemiş olacak ki başını tekrardan masaya yasladı. Hem kimin hoşuna giderdi ki?
“Vazgeç diyorsun yani?” dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım bana bakmıyor olsa bile. “Hayır. Vazgeçme. Sude, sevilmenin ne demek olduğundan uzak yaşarken bunu ona yaşatmak için çabalarsan kalbini sana açmak için o da çok çabalar. Ayrıca ona zarar veren bir insanı kalbinde yaşatmaya devam etmesinden iyidir. Böyle olsun istemez misin?”
“O,” dedikten sonra başını kaldırıp bana baktı. “Çok... Çok güzel. Kalbi de öyledir eminim. Bir insan neden zarar verir ki?” dediğinde buruk bir gülümseme yayıldı yüzüme.
“Neyse, zarar muhabbetini bir kapatın,” diyen Erim'e döndük ikimiz de. “Sude'yi mutlu edeceğine kefilim, kardeşim. Bu yüzden sana yardım edeceğim,” dedikten sonra bana döndü onay almak istercesine.
“Soruyor musunuz? Sude'min mutlu olmasını her şeyden çok isterim. Ben de varım!”
Alper'le ne kadar inatlaşırsak inatlaşalım yine de mükemmel bir karaktere sahipti. Karşısındaki insana sevgisini göstermekten çekinmiyordu asla. Hem Sude'nin içinde atamadığı biri olsa da kutlama yaptığımız gece Alper'e olan bakışları gözle görülmeye değerdi. Eminim onunda aklından geçmedi değil.
İkisi içinde elimden geleni yapacaktım. Mutlu olmayı hak eden iki insan için olacaktı tüm uğraşım.
×
&
Sizleri seviyorum!
❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEHLİKÂ | texting
Teen Fiction(TAMAMLANDI) Erim Gürgen: Baksana, Erim Gürgen: Kim olduğunu bilmek istiyorum artık Doğa: Şu an değil Erim Gürgen: Ne zaman? Doğa: Hazır hissettiğim zaman Erim Gürgen: Sıkılmaya başladım Erim Gürgen: Bu anonim mesaj olayı ilk kez başıma gelmiyor Eri...