12.Bölüm "Çilek Tokalar."

383 27 3
                                    

Sabah uyandığım da, üstümde çok büyük bir yorgunluk olduğu için gözlerimi açmakta zorlandım. Sonunda gözlerimi açabildiğim de yatağımdan doğruldum ve aynanın karşısına geçtim.

"Lanet olsun!" Dedim sinirle.

Dün gece o kadar ağlamıştım ki, göz altlarım mosmor olmuştu. Eğer bu halimle diğerlerinin karşısına çıkarsam büyük ihtimalle farkedip beni sorguya çekerlerdi. Ve ben bu riski alamazdım.

Bir kaç makyaj malzemesiyle elimden geldiğince yüzümü güzel bir hale getirdim. Üstümü de giyindiğim de tam odadan çıkacaktım ki, buranın bir labirent olduğu aklıma geldi.

"ABİ!" Diye bağırdım yüksek sesle. İsim söylememiştim çünkü iki tane abim vardı. Hangisini çağıracağıma karar veremediğim için ikisi de üstüne alınsın istedim.

Yaklaşık bir kaç dakika sonra Jerome geldi.

"Günaydın hanımefendi, sizi kahvaltıya götürmeme izin verin." Dedi Jerome. Onun bu haline kahkaha attım.

"Günaydın beyefendi." Dedim gülerek ve Jerome'un elini tuttum. Jerome beni Jeremiah ve Ecco'nun olduğu kahvaltı masasına götürdü. Birlikte masaya oturduk.

"Günaydın Jenny." Dedi Ecco gülümseyerek.

"Günaydın Ecco." Dedim ve ben de ona gülümsedim.

Daha sonra başımı Jeremiah'ya çevirdim. Hiç birimizi takmadan yemek yemeye devam ediyordu.

"Sana da günaydın abi!" Dedim Jeremiah'ya göz devirerek.

Jerome ve Ecco gülmeye başladı. Jeremiah hala beni duymayınca koluna vurdum.

"Ha? Ne yapıyorsun Jenny?!" Diye sordu Jeremiah.

"Hiiiiç, sadece bana 'günaydın' demeni bekliyorum. Hani insanlar sabah birbirlerine 'günaydın' derler ya benim canım abim." Dedim ve gülerek göz devirdim.

Jerome gülmekten neredeyse yere yatacaktı. Ecco ise gülmemek için kendini sıksada, başarılı olduğu söylenemezdi.

"Benimle dalga geçmenin cezası ne biliyor musunuz Jenny hanım?" Diye sordu Jeremiah gülerek.

"Neymiş?" Diye sordum heyecanla.

Jeremiah tabağından bir zeytin aldı ve kızıl saçlarımın tam ortasına attı. Ben hala olayın şokunu atlatamamışken, Jerome da bir zeytin aldı ve Jeremiah'nın kafasına attı. İşte o an savaş başlamış oldu....

15-20 Dakika boyunca zeytin savaşı yaptıktan sonra masadan kalktım.

"Nereye?" Diye sordu Jeremiah.

"Saçlarımı yıkayacağım. Fazla uzun sürmez." Dedim.

"Tamam kızıl böceğim." Dedi Jerome.

Ben ve Jeremiah, Jerome'a "nE?" der gibi baktık. Jerome bize gözlerini devirdi. Ecco ise üçümüzün haliyle dalga geçiyordu.

Şükürler olsun ki banyo labirentte kolay bir yerdeydi bu yüzden hemen buldum tabii.

İçeri girdim ve banyonun kapısını kapattım.

Saçlarımı yıkamak için dokunduğum da elime bir şey geldi. Onu saçımdan aldığım da bir toka olduğunu fark ettim. Üstelik sıradan bir toka da değil, Bruce bunu ben Arkham'dayken moralim biraz olsun düzelsin diye hediye etmişti. Hemen saçıma takıp ona sarılmıştım elbette.

Bütün bu anılar gözümün önüne gelince, tokaya baktım ve hüzünle gülümsedim.

Bütün bu anılar gözümün önüne gelince, tokaya baktım ve hüzünle gülümsedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jenny Valeska 🎡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin