Polisler

3K 166 34
                                    

'Lütfen! Lütfen beni kurtarın! Yalvarırım!' Jordan'ın beni deli eden kalın sesi bütün evde yankılanıyordu. Arkamı döndüm. 

'Beni cidden korkutabileceğinizi mi sanıyorsunuz memur Clint?' dedim ağzımdan damlayan kanları silerek.

'Herkes sakin olsun. Elizabeth, seni şimdi alacağız, sakın korkma, yaptıkların hata, kasıtlı değil, biliyoruz!' dedi memur Clint.

'Bunu bana değil, Slendermana söylemelisiniz. Yani babama!' dedim ve yerde duran ayıcıklardan birini alıp yere oturdum.

'Slenderman diye bir şey yok Elizabeth. Ve senin baban Jack Ponuda. Lütfen böyle yapma. Hadi.' dedi ve eliyle bana gel işareti yaptı.

'Eğer o yoksa, arkanızda duran kişi kim ?' dedim kahkahayla. Korkuyla arkalarını dönen polislerin attığı çığlıklar mükemmeldi. Havada uçuşan kurşunlar, 'pat, pat' tabanca sesleri -ki tam bir melodi gibiler- ve... Sanki bir kılıç onların içini sökermiş gibi ses geldi. Slenderman hepsinin kalbini sökmüştü. 

'Bunu yapman daha kısa sürmeliydi! Burada başrol benim! Rolümü çalma baba!' dedim gözlerimi devirerek. Omuz silkti. 'İşini bitirdiğinde haber ver Eli' dedi ve gitti. Ben ise Jordan'a doğru döndüm. 'Lütfen beni kurtarıııııııııııııııın! Yalvarırııııııııııııııııııım! mı? Hadi ama Jordan yaratıcı ol. Beni vurup seni kurtaracaklarını mı sandın. Komik olma!' dedim onun taklidini yaparken. Adeta bir tiyotrocu gibiydim. Ve burası da hünerlerimi gösterebileceğim bir sahneydi.

'Şimdiiiiiii....' dedim odanın içinde volta atarken. Jordan korkudan dilini yutmuş gibiydi. Ona doğru eğildim. Ailesini bir daha göremeyecek olması kötüydü. Ama haketmişti. Yavaşça ağzım açıldı, karşısında deli gibi gülmeye başladım. Dans ediyordum. Ve çat! Yüzüne bir çizik atıvermiştim. Bu gerçekten eğlenceliydi. Devam ettim. Haykırıyor, ağlıyordu. Umursamadım. Attığım çiziklerden akan kan sayesinde yüzü belli bile olmuyordu. ve son darbeyi kalbine sapladım. İçimdeki kötü enerjiyi alıp beni kötülüğe teşvik ediyordu bu olay. Paradoksta gibiydim.Odadan dışarı çıktım. Slenderman dışarıda oturuyordu.

'İşim bitti.' dedim soğukkanlılıkla.

'Odana kıyafetler koydum ve yıkan. Pislikmişsin gibi kokuyorsun!' dedi Slenderman.

'Ne zamandan beri bu kadar kabasın bay Slender?' dedim dalga geçercesine. O ise anlayışla karşılayıp ağzını açtı. Bu tepkisine şaşırmıştım.

'Bak Elizabeth, bugüne bu kadar olay yeter. Hadi şimdi dediklerimi yap. Daha çok işimiz var. Uykunu iyi al' dedi ve ayaklandı. Nereye der gibi kaşlarımı kaldırdım. O ise 'ceset yakmaya' dedi ve benden önce içeri girdi. Ses çıkartan merdivenlerden koşar adımlarla yukarı çıktım. Banyoya girdim ve kendime baktım. Kirlenmiş bedenim, yıpranmış saçlarım. Berbattım. Üstümü çıkarıp banyoya girdiğim. Akan sıcacık su vücuduma temas ettiğinde rahatladım. Yorgun olan vücudum her bir su damlasıyla temizlenip dinleniyordu. Şampuan da vardı. Bedenimdeki her kiri tek tek temizledikten sonra banyodan çıktım ve odama gidip giyindim. Banyoya tekrar döndüm ve saçlarımı kuruttum. Şimdi gerçekten temiz bir kızdım. Saçlarım kuruduktan sonra açık bırkatım ve aşağıya indim. Evi biraz daha karıştırmak istemiştim. Slenderman yokken bir kaç dolap karıştırdım. Buldupum şey dikkatimi çekti. Bu bir günlüktü! Acaba kimindi?

Umarım beğenirsiniz^-^ Ben yazarken çok eğleniyorum, sizde okurken eğleniyorsanız ne mutlu bana!

Slenderman Geri Dönüyor #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin