'Ben hiçbir şey bilmiyorum Larin' dedim dudaklarımı büzerek.
'Hiç sorun değil' dedi. 'Böyle tutacaksın' dedi ve bi elimi oka, diğer elimi yaya tutturdu ve ipi gerdirdi. 'Şimdi senden konsantre olmanı istiyorum. Derin bir nefes al, etrafındaki her şeyi hisset. Acele etme. Bütün sesleri birleştir, havayı hisset. Ve.. yolla gitsin!' Dedi gülümseyerek. Bende gülümsedim. Hedeflerden birine kitlendim. İpi gerdim. Derin bir nefes aldım. Etrafımda kuş sesleri, ağaç hışırdaması sesleri, sincap sesleri, sinek sesi vardı. Rüzgar sağımdan soluma doğru esiyordu. Biraz döndüm. Ve oku yolladım.
'Aaa hadi ama! O kadar uğraştım. Dedim yakınarak. Larin ise gülüyordu.
'Olsun.' Dedi. 'Bir daha dene.'
Aynı şeyleri tekrarladım. Gözleri yumdum ve açtım. Oku yolladığımda sanki bende ok olmuşum gibi uçtu. Ve çat! Tam 12den!
'İşte buna atış derim. Çok iyi bir okçu olacaksın sen kızım!' Dedi ve çalıştırmaya devam etti. Yaklaşık 3 saat çalıştık. Saat öğlen 2 idi. Howard'ın yanına gittim.
'Sana kılıçlarla nasıl dövüşeceğini öğreteceğim Elizbeth. Ama önce birkaç ipucu. Hangi kılıcı alırsan al o kılıçla bütünleşmelisin. Elin veya kolunda bitmiyor olay. Kalbinde bitiyor.' Dedi ve kalbimi gösterdi. Kafamı salladım. Elime verdiği kılıç uzun samuray kılıçlarındandı. Nasıl tutmam gerektiğini gösterdi ve o da bir kılıç aldı. Kılıcı bana savurduğunda ciddi olduğunu düşünmemiştim. Yere yattım.
'Korkma Elizabeth. Hızlı başla ve profesyonel ol.' Dedi Howard kılıcını kavrarken.
'Pekala, deneyeceğim.' Dedim ve kılıcımı sıkıca tuttum. Kılıçla bütün olduğum hissettim. Ona doğru koşmaya başladım ve kılıcı ona doğru savurdum. Karşı hamle yaptı. Bende ona.. bu böyle devam etti. En sonunda sert bir darbe ile beni yere itti ve yere düştüğümde kılıcı boynuma dayadı.
'Öldün.' Dedi ve kalkmam için elini uzattı. Elini tutup kalktım. Son anda ona bir hamle yaptım ve kılıcı düştü. O, kendi kılıcına uzanırken ben kılıcımı onun önüne doğru uzattım ve kafamı hayır anlamında salladım. Güldü ve ani bir hamleyle kılıcını kaptı ve ayağıma çelme takıp beni yine nakavt etti.
'Beni yenebilmen için gerçekten iyi bir kılıç ustası olmalısın' dedi ve göz kırptı. 'Şimdi David'in yanına git. Sanırsam yukarıda bir odada kestirecekti. Slenderman de siz Larin ile çalışırken evi boyamaya devam edeceğini söyledi.' Dedi Howard. David'in adını duyunca gözlerimin parladığını ben bile hissetmiştim.
'Teşekkürler Howard.' Dedim ve koşarak David'in yanına gittim. Uyuyordu hâlâ. 'Hey David' dedim onu sırtından tırtıklarken. Bir anda kolumu tuttu ve koöumu ters çevirdi. 'Sadece benim!' diye bağırdım ona.
'Üzgünüm! Ben.. şey.. gerçekten üzgünüm. Başkası sandım ve...' derken sözünü kestim.
'Sorun değil.' Dedim gülümseyerek. O da gülümsedi. 'Uyuyorsan rahatsız etmeyeyim' dedim ona değişik bir ifade ile.
'Hayır hayır hiç sorun değil. Ben sadece uyuyakalmışım o kadar. Bu oda senin mi bu arada?' Dedi David etrafına bakarak.
'Lilith'indi ama şimdi ben kullanıyorum.' Dedim. Kafasını salladı.
'Hey.. ee.. Slenderman sana Poison Ivy diye birinden bahsetti mi ?' Dedi merakla.
'Hayır? Bahsetmesi mi gerekirdi?' Dedim anlamsızca.
'Bildiğim kadarıyla....'
Gece gece birşeyler yazmaya çalıştım beğenirseniz sevinirim:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slenderman Geri Dönüyor #wattys2017
Mystery / ThrillerHepiniz Slender Man'in çocukların iç organlarını yiyen bir katil olduğunu bilirsiniz. Asırlardır görünmeyen Slender aslında başından beri bizimledir ama şimdi gözükmek istemiştir.....