II.KİTAP ➺ 22.BÖLÜM: "İpteki Cambaz"

1.4K 101 27
                                    

Merhabalar

Lütfen bölümü oylamayı ve paragraf yorumları bırakmayı unutmayın^^ Geri dönüp oy vermediğiniz bölümlere oy verirseniz çok sevinirim :) keyifli okumalar...
Instagram/yesimnehiir

Çoğu kişi hayatında bir dönüm noktası olduğuna inanır. Geçen seneye kadar hayatımda bir dönüm noktası olduğunu düşünmüyordum. Ardından bu dönüm noktasının var olma nedeninin ise Uygar olduğunu biliyordum. Belki yanına oturup kulaklığının bir tekini çekip kendi kulaklığıma takarken de hissedebilmiştim olacakları. Onun küçüklüğümden fırlayıp gelen Pavel olduğu aklımın ucundan dahi geçmese de Uygar Karanlı olarak hayatımda büyük bir yer kaplayacağını hissedebildiğimden emindim. Hayatımın ilk dönüm noktasını o şekilde kendim çizmişimdir belki de.

Şu an bulunduğum noktada ise bir beden değil, iki beden olarak duruyorduk. İki beden, dört farklı ruh olarak. Yirmisindeki Uygar ile on sekizindeki Vera ve onundaki Pavel ile sekizindeki Vera. Hepsinin rotası da ona çıkıyordu. Yirmisindeki Uygar'a.

Ve şu an bulunduğum anda ikinci bir dönüm noktası yaşamaktan ölesiye korkuyordum. Zeminde bir nehir gibi süzülen kan, gitmeden önce bana son bir gülümseme sunan Pavel'e aitti. Kendi hayatında nasıl biri olduğunu, ne şartlar altında başka birinin boyunduruğu altına girdiğini veya neden kendini başka birinin yerine koyup onun gibi davranmaya çalıştığını bilmiyordum. Ancak hayatımda ilk defa gördüğüm birinin, hayatımda geçmişte büyük bir yer edinen birinin yerine geçmesinin altında sıradan sebepler olmadığından da emindim. Her şeye rağmen bu kişi, karşımda boylu boyunca kanlar içinde yatıyordu; üstelik buna sebep olan kişi de arkasına bile bakmadan gitmişti.

Gözlerimi ondan bir an olsun dahi ayıramazken ellerim tir tir titremeye başlamıştı. Yaralarından sızan kızıl kan, artık bir nehirden daha fazlasıydı. Görüş açıma Pavel'e doğru koşan Uygar girdiğinde düşüncelerimde çalan tehlike çanlarını duyabiliyordum. Lanet olası kaskatı bedenimi bir şekilde hareket ettirip yerde boylu boyunca yatan Pavel'e yardım etmem gerekiyordu. Uygar'ın ceketini sıyırıp onu elinde bir top haline getirdiğini ve Pavel'in başının altına koyduğunu gördüm. Ardından telefonunu çıkarıp bir numara tuşladı ve kucağına götürdü. Ambulans çağırıyor olmalıydı. Güçlü harflerle konuşup aramayı sonlandırdıktan sonra bana dönmesiyle göz göze geldik ve dudakları kıpırdanmaya başladı. Bağırıyordu ama söylediklerinin tek bir kelimesini bile duyamıyordum. Şok öylesine beynimi ele geçirmişti ki hiçbir duyum çalışmıyor gibiydi. Kendime gelmem gerekiyordu. Titreyen elimi kaldırdım ve yumruk yapıp tırnaklarımın etime geçmesine neden oldum. Acı, beynimi harekete geçirmesiyle başımı iki yana salladım ve o anda Uygar'ın sesi anlam kazandı.

"Vera! Vera! Toprak'ı çağır, çabuk!"

Gözlerimi kırpıştırdım ve hemen arkama dönüp koştum, kafeye girdim. Toprak o sırada masadaki boşları topluyordu. Beni görür görmez kaşlarını çattı."Toprak! Pavel'e araba çarptı!" Toprak'ın ela gözleri büyüdü, dudakları hayretle aralandı. "Toprak, hadi!" diye telaşla konuşmamın birkaç saniye sonrasında kendine geldi ve mutfağa girip ilk yardım çantasıyla geri döndü. Ardından kafeden hızla çıkıp Pavel'in başında bekleyen Uygar'a doğru koşmaya başladık. O sırada Toprak'ın sinirle bana baktığını gördüm. Önce nedenini anlayamasam da sonrasında yaralanan kişinin hangi Pavel olduğunu belirtmeyi unuttuğumu hatırladım.

Toprak Pavel'in yanına çöktü ve iki parmağı ile nabzını kontrol etti. Sonrasında başını sol göğsüne dayayıp birkaç saniye kalp atışlarını dinledi. Uygar da ben de Toprak'ın yaptıklarını izlerken onun ilk yardım eğitimi almış olabileceğini düşündüm. Toprak başını kaldırdığında kahve bukleleri alnına düşmüştü. Bize baktı ve "Kalbi atmıyor," dedi ve dizlerinin üzerine kalkıp ellerini Pavel'in sol göğsünde birleştirip kalp masajına başladı. Telaş ve korku içinde Uygar'a baktığımda hissetmiş gibi o da bana döndü. Gözlerimdeki ifadesi fark edince dudaklarını oynatarak "sakin ol," dedi. Ardından yeniden Pavel'e kalp masajı yapmaya devam eden Toprak'a döndü. Toprak ellerini onun göğsüne her bastırdığında içimdeki endişe katbekat artıyordu. O sırada ambulansın sesi sokağı doldursa da Toprak masaja devam etti. Birkaç saniye sonra durdu ve başını yeniden kanlar içindeki Pavel'in sol göğsüne dayadı. Başını kaldırıp bize baktığında başını olumlu anlamda salladı. Rahatlayarak derin bir soluk verirken ambulans yanımıza ulaştı. Ambulansın kapıları açılıp içinden sedyeyle birlikte sağlık görevlileri indi. Toprak da onlara hangi müdahalelerde bulunduğunu anlatmaya başladı.

ATEŞ ÇEMBERİ I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin