Bölüm 23: Mezar

411 82 17
                                    

Seçimlerimiz, bazen bizi iyi yerlere götürürken bazen de kötü yerlere götürür. Bazen sonun da pişman oluruz, keşke yapmasaydım deriz. Yanlış yapsak da bu bize bir tecrübe kazandırır. Tekrar aynı hatayı yapmamaya çalışırız. O yüzden aslında bazen yanlış yapmak o kadar da kötü değildir. Bize bir doğrudan daha çok şey öğretir.

Giray ve Lavin ağacın altından ayrılıp, yemekhaneye girdiler. Yemeklerini aldıktan sonra onları bekleyen arkadaşlarının yanına oturdular. Hepsi meraklı gözlerler Lavin'e bakıyordu. Kız derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Plan ilk başta kusursuz gidiyordu. Yayınevine ulaştım ancak editörüm benim bir akıl hastanesine gönderildiğim haberini almış ve beni taslaklarımla dışarıya attı." dedi kız üzgün bir tonla sonra Almina kızın elini tuttu.

"Bu çok kötü." dedi gözlerini kocaman açarak.

"Daha kötüsü de var." diye ekledi Giray, Lavin'e bakarak.

"Daha ne var?" diye sordu Hüma merakla. Gözler tekrar Lavin'e döndüğünde kız konuşmaya başladı.

"Sevgili doktorumuz Ecevit oradaydı." dedi nefes vererek. Hepsinin gözlerini korku bürümüştü.

"Beni önce kendi kliniğine götürdü, bacağımı tedavi etti ve beni buraya getirdi. Duvardan geçmeme yardım etti ve binaya güvenle girdiğimden emin olana kadar orada bekledi."

"Nasıl yani? Neden yaptı ki bunu?" diye sordu kekeleyerek Yağız. Lavin konuşmaya başlayacakken araya Tuğra girdi.

"Neden olacak aklı sıra iyiymiş havası veriyor."

"Belki de cidden iyilik yapmaya çalışıyordur." dedi Hüma ciddiyetle.

"Ciddi misin? Maske taktığını göremiyor musunuz, adam bizi kandırmaya çalışıyor. Uyanın artık!" dedi Tuğra öfkeyle masadan kalkarken. Ecevit'e karşı hissettiği tek şey nefretti. Onun da aynı babası Baykal gibi olduğunu düşünüyordu.

"Ceza ne olacak?" diye sordu Asel. Konuşma başladığından beri tek kelime etmemişti. Tartışmaya katılmamıştı, fikrini belirtmemişti. Kızın sorusu üzerine gitmek için ayaklananTuğra yerine oturdu, masadaki meraklı gözler yeniden belirmişti.

"Bilmiyorum sadece ağır bir ceza olacak." dedi Lavin önündeki tepsiye bakarak. Bir süre sessizlik olmuştu. Kimse bir şey söyleyememişti. Almina aklındakileri ölçtükten sonra konuşmaya başladı.

"Ceza ne kadar ağır olursa olsun 7 kişiyiz. Hepimize düşen pay sayısı büyük ölçüde azalacaktır." dedi hafif bir gülümsemeyle. Diğerleri de onu onayladılar. Sonra Lavin tekrar konuşmaya başladı.

"Cezayı kendim üstlendim." dedi gözlerini masadan kaldırmayarak. 6 kişi kızın söylediği üzerine şaşkına dönmüştü.

"Ne demek ben üstlendim? Ne diyorsun sen Lavin?" diye sordu şaşkınca Hüma.

"Bu benim hatam. Ben yakalandım siz değil." dedi kız sakince. En sonunda gözlerini tepsiden kaldırabilmişti.

"Asıl bu benim suçum! Başından beri istemiyordun ve seni zorladım!" dedi Giray ellerini göğsüne bastırarak.

"Eğer mezarlıkları gördüğümüzde, size devam edin demeseydim bunların hiçbiri olmayacaktı." diye ekledi Tuğra.

"Yolları ben tarif ettim. Yolları bilmeseydik gidemezdik." dedi Hüma üzgün bir ses tonuyla.

"Hepimiz plana bir şeyler ekledik. Eğer hata yaptıysak cezasını hepimiz çekmeliyiz. O ya da sen değil biz, hepimiz." dedi Asel elinden hiç düşürmediği ayısını tutarken. Diğer herkes kızın konuşmasını desteklemişti. Lavin arkadaşlarına bakıp gülümsedi.

Dahiler HastanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin