Bölüm 19: Test

412 89 20
                                    

İnandığınız bir şeyin asılsız çıkması nasıl bir duygu? Sizin güvendiğiniz kişiler sizi hayal kırıklığına uğrattığında, onlara karşı ne hissederiz?

Üzülürüz değil mi? Üzülür ve acı çekeriz. Ancak sonra içimizdeki keder yerine öfke ele geçirir bizi. İstesek de istemesek de. Çünkü ya bize bir şey olmuştur ya da sevdiğimiz bir insana. Karşımızdaki kişinin kim olduğuna bakmadan, onun da tıpkı bizim gibi acı çekmesini isteriz. Onun da uğraşıp hüsrana uğramasını. 'Saçmalık.' demeyin çünkü insanlar melek değil. İnsanlar şeytan da değil.

Ecevit odasına giren sarışın kıza bakıyordu. Onu şaşırtan şey odasına çat diye girmesi değildi, gözlerindeki öfkeydi.

"Ne oldu?" diye sordu sakin bir ses tonuyla.

"Bunu size sormamız gerekir. Siz söyleyin ne oldu?" Lavin ne kadar sinirli olursa olsun saygı sözcükleri kullanmayı ihmal etmiyordu. Adam oturduğu sandalyeden kalktı ve o buz gibi soğuk gözlerini kızın gözlerine dikti.

Sarışın kız adamın gözlerini ona diktiğini fark ettiğinde tedirgin oldu. Bu derin mavilik sanki onu hipnoz ediyordu. Korkmaya başlayınca bakışlarını farklı bir tarafa yöneltti.

"Demek cesaretin bu kadar." dedi gülümseyerek ve tekrar yerine oturdu.

"Bunu bana kendi hastasını ağlatan bir doktor mu söylüyor? Hem de asla ağlamayan bir hastayı." dedi anında Lavin. Ecevit başını memnun olmuş şekilde salladı.

"Evet." dedi sadece.

"İnsanları anladığınızı sanıyordum ama hiç kimse umurunuzda değil! Bizi iyileştireceğinizi söylüyorsunuz ama durumumuzu daha da kötüye götüreceksiniz! Siz de diğer doktorlar gibi bizi burada tutmak için bizi delirteceksiniz!" dedi içindeki öfkeye hakim olamıyordu. Ecevit ise yalnızca kızı sakince dinliyordu. Bu onu daha da çıldırtmıştı.

"Bir şey söylesenize!" diye çıkıştı adama. Onca laf söylemesine rağmen onun hareketsiz bir şekilde oturması garibine gidiyordu.

"Her zaman böyle miydin?" diye sordu kibarca.

"Anlamadım ne?" Bu sorunun söyledikleriyle hiçbir alakası olmadığını biliyordu.

"Buraya gelmeden önce de bu kadar öfkeli miydin?"

"Hayır ben-" diye başladı sözüne ama yarım kaldı. Buraya gelmeden önceki hayatını düşündü. Harika bir yazardı, okul başkanıydı, notları iyiydi, örnek bir öğrenciydi. Buraya geldiğinde değiştiğinin farkındaydı ama hiç kendini sorgulama fırsatı olmamıştı. Sonra aklına gelen bir düşünceyle kendine geldi.

"Bir dakika beni mi test ediyorsunuz?" diye sordu adama. Ecevit hafif bir gülümsemeyle başını salladı.

"Doğrusu bu kadar geç fark etmene şaşırdım." Lavin gözlerini kocaman açmış adama bakıyordu. 'Nasıl anlamam ?'diye sordu kendine. Eğer test sonuçları olumsuz yönde ise burada kalmaya devam edecekti. Bir zamanlar buradan tek kaçış yolunun o olduğunu düşünmüştü.

"Hayır, beni yanlış anladınız." dedi kız durumu toparlamak adına.

"Sanırım seninle bir seans yapmamız gerek." dedi ve yavaşça yerinden kalkıp kapıya yöneldi. Kız yalnızca adamın hareketlerini korkuyla izleyebilmişti.

Bahçede oturan 5 kişi Giray'ı sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Hepsi de onu ilk defa böyle görüyordu. Almina ona bir bardak su uzattı ve oğlan sanki çölde kalmış gibi kana kana sudan içti.

"Daha iyi misin?" diye sordu kız kibarca. Giray'da başını hafifçe evet anlamında salladı. Gözlerini yere dikmişti. Aklında düşüncelerle boğuşuyordu.

"Doktorsa doktorluğunu bilsin. Bir insanın üzerine bu kadar gidilmez." dedi Hüma sinirle.

"Evet haklısın ama sanırım bizi bir şeylere karşı yüzleştiriyor." dedi Tuğra düşünceli bir ifadeyle.

"Ne demek istiyorsun?" diye sordu Giray düşüncelerinden kurtularak. Gözlüklü çocuk biraz daha düşündü.

"Bunu söylediğime inanamıyorum ama senin dediğin gibi Lavin galiba bizi iyileştirmeye çalışıyor olabilir." dedi ve gözleriyle kızı armaya başladı ama onu göremedi.

"Lavin nerede?" diye sordu ardından. Diğerleri de etrafına bakındı ama yoktu. Sonra hemen Asel söze girdi.

"Şeytanın oğluyla randevusu olduğunu söyledi ve gitti." dedi oyuncak ayısına iyice sarılarak ve devam etti. "Onu çağırdım ama çok kararlı ve sinirliydi. Bu yüzden onu durdurmadım."

"Nasıl? Neden?" diye sordu şaşkın bir ifadeyle Giray.

"Hiç fark ettiniz mi aramızda en çok çabalayan Lavin. Birbirimizle tartışmak ya da geçmişe dalmak yerine yanında olsak her şey daha kolay olur. Onun bir planı olduğuna eminim, bu yüzden ona güveniyorum.; diyor Bonbon."

Kız sözünü bitirdiğinde diğerleri etkilenmiş şekilde kızın elindeki oyuncak ayıya baktı. Haklıydı en çok çabalayan ve inanan Lavin'di. Tuğra yavaşça yerinden kalktı, bir elini havaya kaldırdı ve oyuncağın başına koydu.

"Haklısın Bonbon, bu yüzden onu kurtarmalıyız." dedi. Aralarında Lavin den sonra Bonbon ile konuşan tek kişi Tuğraydı. Asel buna çok mutlu olmuştu. Sonra hepsi birlikte Ecevit'in yani Şeytanın oğlunun odasına yürümeye başladı. Kapıya geldiklerinde içeride ses var mı diye dinlediler ama hiç ses yoktu. Ardından sert bir şekilde kapıyı açtılar.

Kapıyı açtıklarında donup kalmışlardı çünkü içeride ne Lavin vardı ne de Ecevit.

"Neredeler?" diye sordu sessizce Almina. Sonra da hepsi bir odadan çıktılar. Eğer burada değilse nerede olabilir diye düşünmeye başladılar.

"Odasında olabilir." dedi Tuğra. Hüma da hemen atıldı.

"Ben bakarım." dedi ve hızla merdivenlerden çıktı. Kızın odasını buldu ve tıktıklayarak içeriye girdi. Etrafta kimsecikler yoktu. Hüsranla aşağıda bekleyen arkadaşlarının yanına.

"Orada da değil." Sonra teker teker Yağız ve Almina geldi.

"Yemekhanede değil." dedi Almina.

"Bahçede de değil." diye ekledi Yağız. Giray tekrar düşünmeye başladı. O sırada fark ettiği bir şey ile tekrar konuşmaya başladı.

"Bu arada hiç kimsenin olmadığını fark ettiniz mi?"

"Evet sanki herkes gitmiş gibi." diye ekledi hemen Hüma. 6 arkadaş olanları anlayamaya çalışırken yanlarına sessiz bir şekilde Ecevit geldi. Onu görür görmez hepsi biraz tırsmıştı. Tuğra konuşmak için ağzını açtı.

"Lavin nerede?" diye sordu. Tedirginliğini, yüzüne yerleştirdiği öfkeli bir ifadeyle bastırmaya çalışıyordu. Hatta hepsi bunu yapmaya çalışıyordu ama pek becerikli olamamışlardı.

"Geç kaldınız." dedi çarpık bir gülümsemeyle. 6 çocuğun yüzündeki öfke solmuştu, kalan yalnızca endişeli ve şaşkın ifadeleri olmuştu.

Dahiler HastanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin