Bölüm 34: Yumruk

329 78 39
                                    

Değişiyoruz. İşimiz, okulumuz, ihtiyaçlarımız, ailemiz, evimiz, görünüşümüz, düşüncelerimiz... her zaman değişiyor. Değişim hep içimizde. Peki değişmek kötü bir şey mi? Belki de zamanla daha da kendimiz oluyoruzdur. İyisiyle kötüsüyle...

Kaan, Lavin'in yazdığı nota bakarak yolda yürüyordu. Bir yandan da bu malzemeleri nereden bulacağını düşünüyordu. Aklını kurcalayan soruları bir kenara bırakarak yoluna devam etti.

Lavin'i bulduğunu diğerlerine söylemek istiyordu ama içinde hep bir şüphe vardı. Eğer onlara söylerse belki de aceleci davranıp onu kaybedebilirlerdi. Bu yüzden kimseye hiçbir şey söylememişti. Bir süre daha yürüdükten sonra kağıtta yazan adrese geldi.

Burası çift katlı evlerin olduğu bir sokaktı. Manzarası oldukça ferahtı çünkü binadan çok yeşillik hakimdi. Doğanın sesi ve etrafta gülen çocukların seslerinden başka hiçbir ses yoktu. 9 numaraları eve geldiğinde bahçenin önünde durdu. Birazcık içeriyi incelemeye başladı. Kimseyi göremiyordu.

"Hey sen kimsin?" dedi duvarın üzerinden biri. Kaan soru soran sesi duyduğunda irkildi ve birkaç adım geri gitti. Ona seslenen kendinden 2-3 yaş küçük bir kızdı. Hafif kıvırcık kahverengi saçları ve kocaman yeşil gözleri vardı. Yüzünde her ne kadar bir yabancı görmüş olsa da tatlı bir gülümseme vardı. Kaan kendini toparlayıp konuşmaya başladı.

"Affedersiniz rahatsız ediyorum. Beni buraya Lavin gönderdi. Gonca adında birini arıyorum." dedi nazikçe. Kızın yüzündeki gülümseme anında büyümüştü.

"Yazar olan Lavin mi?" diye sordu heyecanla. Kaan başını sallayınca duvardan aşağıya inip oğlanın yanına gitti.

"Sen Gonca mısın?" diye sordu tedirgince.

"Evet benim." diye yanıtladı kız heyecanla.

"Yardım edebileceğini söyledi."

"İnanamıyorum en sevdiğim internet yazarına yardımım mı dokunacak?" dedi etrafında dönerken. Ellerini birbirine kenetlemiş Kaan'ın dediklerini bekliyordu.

"Bir konu var. Bir hastane hakkında bilgi gerekiyor." dedi sessizce.

"Hastane mi ne hastanesi?" diye sordu kız şaşkınca.

"Akıl hastanesi." dedi net bir şekilde Kaan. Kızın suratı anında değişmişti. Biraz şaşkınlık biraz da korku bürümüştü gözlerini.

"Bunu burada konuşamayız." dedi ve arkasına dönüp bahçe kapısını kapattı. "Aşağıda bir park var oraya gidelim." dedi. Kaan başını onaylayarak salladı ve iki genç parka doğru yürümeye başladı. Yol boyunca pek konuşmamışlardı, bir yandan yürüyorlar bir yandan da etraflarını kontrol ediyorlardı. Parka geldiklerinde ikisi de salıncaklara oturdular.

"Aslında çok gizli bir şey değildi." dedi Kaan şüpheleri azaltmak için. Gonca da başını hafifçe salladı.

"Neden akıl hastanesi hakkında bilgi istiyor ki?"

"Bir ödev hazırlıyormuş." dedi Kaan kısaca. Kız biraz düşündü ve kaşlarını çattı.

"Madem böyle bir şey istedi o zaman neden bize sormuyor? Benimle sık sık muhabbet ederdi ancak şimdi kitaplarına bölüm bile yüklemiyor. Neden bizi haberdar etmiyor? O iyi mi?" diye arka arkaya soruları yığdı Kaan'ın önüne. Kaan ise bu sorular karşısında yıkıldığını hissetmişti. Bu onun hiç aklına gelmemişti. Onu bekleyen bir sürü okuyucusu, kitaplarına yüklemesi gereken bir sürü bölüm vardı.

'Çok sevdiğiniz yazarınız, ailesi tarafından zorla bir akıl hastanesine kapatıldı. Oradan kurtulamıyor ve her gün ona işkence ediyorlar.' demeyi çok istiyordu ancak Lavin ağzını açmamasını söylemişti. Oysa söylese belki her şey değişebilirdi. Haykırmayı bekleyen o cümleleri istemeyerek de olsa yuttu ve yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi.

Dahiler HastanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin