Bölüm 25: Tahmin

366 84 27
                                    

Sevdiğimiz kişileri düştükleri çukurdan nasıl çıkarabiliriz? Onları kurtarmak için ne yapabiliriz? Elimizi uzatsak yetişir mi? Onlar dipteyken ve yardıma ihtiyaçları varken nasıl destek olabiliriz?

Elimizi uzatırız tutamazlar. İp uzatırız onu da tutmazlar. Deneriz ama başaramayız. En sonunda biz de pes ederiz. Çünkü onun çıkmak istemeyeceğini düşünürüz. Ama yanlış düşünürüz. Biz ona yardım ettiğimizi sanırız. O kadar derindedir ki, uzattığımız elimizi tutamaz. Sesimizi duyamaz. Biz de aynı şekilde onun yardım çığlıklarını duyamayız.

Nur, Kaan, Gül ve Mert kadının sözlerinden sonra uzun bir süre düşündüler. İlk başta Zehra'nın anlattıkları onlara mantıksız gelmişti. Akıl hastaneleri her zaman korkutucu görünürdü ancak öğrendikleri şeyden sonra gerçekten korkutucu olduğunu anladılar.

"Nasıl böyle bir şey yapabilir?" dedi Mert yumruğunu sıkarken.

"Hastaları satın alıyor onları kandırıyor. Aileler de onların iyileşeceğini düşünüyor. Aslında asıl suçlu aileler. Her çocuğun aynı olmayacağını, aynı yeteneklere ve ilgi alanlarına sahip olmayacağını bilmeleri gerekiyor." dedi kadın titrek bir sesle.

"Zehra teyze, şimdi karakola gidebiliriz." dedi Nur heyecanla.

"Kızım ben gitmiştim zaten..."

"Tekrar gidelim!" dedi Nur sözünü keserek. Kadın itiraz edecekken Kaan konuşmaya başladı.

"Nur haklı efendim, tekrar gitmeliyiz. Oraya arkadaşımızın zorla götürüldüğünü düşünüyoruz. Dediğiniz gibi onu da kandırmış olabilirler. " dedi. Sözünü bitirdiğinde kadın şaşkına dönmüştü.

"Neden baştan söylemediniz! Siz nereden biliyorsunuz ki?"

"Başka bir okula kayıt yaptıracağını söylemişti. Nur o okulda okuyan bir arkadaşına Lavin'i sordu ancak öyle birini tanımadığını söylemiş." diye yanıtladı Gül. Nur da başını sallayarak onayladı.

"Evet, ilk başta Kaan hariç hepimiz bir okula gittiğine inanmıştık. Ama haber alamayınca şüphelendik." diye ekledi Nur. Kız lafını bitirdiğinde Mert konuşmaya başladı.

"Sahi Kaan senin aklına bu nasıl geldi?" diye sordu. Gerçekten de daha önce kimse Kaan'a bunu sormamıştı. Çocuk tüm gözlerin ona döndüğünü fark ettiğinde gerildi. Hafifçe yutkundu ve konuşmaya başladı.

"Ben sadece tahmin ettim." dedi kekeleyerek.

"Çok mantıklı bir tahmin genç adam." dedi Zehra çocuğun gözlerine bakarak. Sonra Nur yerinden kalktı.

"Hadi o zaman gidelim!" dedi. Diğerleri de onayladıktan sonra yerlerinden kalkıp yürümeye başladılar.

Karakola vardıklarında hemen bir polis memuruyla konuşmaya başladılar. Kadın olanları dikkatle dinledi ve Komiserine haber vermek için oradan uzaklaştı.

"Bu sefer olacak Zehre teyze." dedi Nur güven verici bir gülümsemeyle. Zehra da karşılık olarak gülümsedi. Kadın geri geldiğinde hepsi ayağa kalktı.

"Komiserim sizi bekliyor." dedi ve onlara yolu gösterdi. Zehra kapıyı tıklatmadan önce derin bir nefes aldı. Ardından yavaşça tıklatıp içeriye girdiler. Karşılarında orta yaşlı, kilolu ve saçlarının bir kısmı olmayan bir adam oturuyordu.

"Görüşmeyeli nasılsınız Zehra Hanım?" dedi Başkomiser gülümseyerek.

"İyiyim şükür siz nasılsınız komiserim?" dedi kadın da aynı şekilde gülümseyerek. Sonra adam elini oturmaları için kaldırdı. Bir sandalyeye Zehra diğerine de Nur oturdu.

"İyiyim sağ olun, şikayetinizi okudum. Nedense bana bir yerlerden tanıdık geldi." dedi ciddiyetle. Aynı ciddiyetle kadın konuşmaya başladı.

"Tanıdık gelmesi normal çünkü daha önce de geldim. Gerçi çok dikkate alınmadım ama aklınızda kalması çok garip." dedi. Adam tam konuşacakken Mert araya girdi.

"Arkadaşımız orada zorla tutuluyor ve ondan haber alamıyoruz."

"Onu kandırdılar bize yardım edin lütfen." diye ekledi Nur. Adam onlara şaşırmış bir şekilde bakıyordu.

"Kandırıldı mı? Zorla mı tutuluyor?" diye sordu.

"Evet efendim ayrıca sadece orada tutulmakla kalmıyor, işkence..." diye başlamıştı Kaan ama adamın kahkahası sözünü kesti.

"Siz ciddi misiniz? Eğer öyle bir şey olsaydı haberim olurdu." dedi gülmeye devam ederek.

"Gizli bir şekilde yapıyorsa sizin nereden haberiniz olacak ki?" dedi Gül sinirle.

"Gizli bir şey yapmaz. Yakında onunla dünür olacağım o yüzden oraya sık sık giderim. Hiç dikkat çeken bir şey görmedim." dedi. Bu söz üzerine karşısında duran 5 kişi şok olmuştu. O an söyledikleri her şeyin boş olduğunu anladılar.

"Ne yani dünürün oldu diye adaletten vaz mı geçeceksin?" diye sordu sinirle Mert.

"Sen ne diyorsun çocuk?" diye ayağa kalktı Komiser. O sırada Zehra ve kızlar da ayaklandı.

"Şunu diyoruz, gözünüzün önündeki gerçeği göremeyecek kadar kör olmuşsunuz. Ayrıca ileride bu konuyla şu anda ilgilenmediğiniz için çok pişman olacaksınız." dedi Kaan sakin bir ses tonuyla.

"Ben seni var ya... Çıkarın hemen şunları!" diye bağırdı adam. O sırada odaya 3-4 kişi girdi ve herkesi dışarı çıkardılar.

"Ne saçma şey bu ya!" diye söylendi Mert.

"Ne olacak şimdi?" diye sordu Gül üzgün bir ifadeyle. Kimse şimdi ne yapacağını bilmiyordu. Onlara yardım edecek tek kişiyi kaybetmişlerdi. Yetkili birine ihtiyaçları vardı ve böyle bir destek arkalarında olmadığı sürece bir şeyler yapamazlardı.

Kendi başlarına bir işe kalkışırlarsa bu sefer kendilerini yakarlardı ve yardım edecek kimse kalmazdı. Çok dikkatli olmaları gerekiyordu. Kazandıklarını zannederken kaybedebilirlerdi.

"En azından denedik." dedi Nur sonra da Zehra'ya döndü.

"Zehra teyze, çok teşekkür ederiz bize çok yardımın dokundu." dedi buruk bir gülümsemeyle. Kadın bir eliyle kızın siyah saçlarını okşadı.

"Olsun kuzum üzülme sen. Biz denedik. Elbet bir gün her şey ortaya çıkacaktır." dedi gülümseyerek. Sonra da 4 genç kadından ayrılarak yürümeye başladılar.

"Şimdi yarına odaklanmamız gerek." dedi Nur sinirle.

"Evet yarın bu iş bitecek!" dedi Mert. Sonra da yolda dalgın bir ifadeyle yürüyen Kaan'a döndüler.

"Ne oldu Kaan?" diye sordu Gül nazik bir sesle. Kaan aklındaki düşüncelerden kurtulup başını kaldırdı.

"Bir şey olmadı. Annem benden bir şey almamı istemişti. Şimdi gitmem gerek." dedi ve arkasına döndü. Arkasından ona 'Görüşürüz.' diye bağıran arkadaşlarına yanıt bile vermeden yürümeye başladı.

Gitgide adımlarını hızlandırdı ve koşmaya başladı. Karakolun önüne geldiğinde durdu ve etrafına bakındı. Sonra tekrar ilerlemeye başladı. Uzunca bir süre koştuktan sonra durdu. Nefes nefese kalmıştı.

"Döneceğini tahmin etmiştim." dedi bir ses. Çocuk yavaşça arkasına döndü. Onunla konuşan kişinin Zehra olduğunu anladı. Kadın yavaş adımlarla çocuğun yanına geldi. Bir elini yanağına koydu.

"Tıpkı ona benziyorsun." dedi titrek bir sesle. Kaan kimden bahsettiğini hemen anlamıştı. Gözleri doldu ve yanaklarından yavaşça akmaya başladı. Sonra kadın konuşmaya devam etti.

"Arkadaşının başına gelenleri tahmin etmedin zaten bildiğin bir şeydi değil mi?"

Dahiler HastanesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin