Yemyeşil ormanın içinde güçlü bir rüzgar esti. Genç kızın saçlarını dalgalandırdı. Elindeki yayı daha sıkı kavradı. Avına gözlerini dikti, nefesini tuttu ve okunu yayından fırlattı. Ok hedefini şaşırdı ve genç kızın avını korkutup kaçırdı. Şansına küfreden genç kız geyiğin peşinden koşmaya başladı. Saçları ağaç dallarına dolanıyor, dikenler bacaklarını çiziyordu. Kovalamacanın getirdiği adrenalinle kahkaha atmaya başladı. Onun için bir oyun olan bu kovalamaca, avı için bir ölüm kalım savaşıydı.
Rüzgarı da arkasına alan genç kız daha hızlı koşmaya başladı. Ta ki ağaçların azaldığı bir düzlüğe gelene kadar. Bir anda hava değişmiş, dondurucu esen rüzgar yerini güneşe bırakmıştı. Etrafı ağaçlarla çevrili bu ovada mistik bir hava vardı. Derin bir nefes alan kız havadaki temizliği ve gizemi hissetti. Renkler daha canlıydı sanki. Sanki farklı bir şeyler vardı. Genç kız etrafında döndü. Derken gözleri ovanın ilerisinde ağaçların arasındaki geyiği gördü. Ardından koşmaya başladı. Aklındaki tek şey kazanan olmaktı. Kovalayan olmak ona güç veriyordu. Tam avına yaklaşmış hançerini saplayacakken düştüğünü hissetti. Karanlık bir delikten aşağı düşüyordu. Çığlıkları boğazına takılmış saçları yüzünü kamçı misali dövüyordu.
Genç kız gözlerini açtı. Önce nerede olduğunu anlamaya çalıştı. En son düşüyordu. Ellerini vücudunda gezdirip vücudunu kontrol etti. Hiçbir yarası olmadığına karar verdikten sonra etrafına göz attı. Artık ormanda değildi. Kendi dünyasında bile değildi.
Alice ormanda dolaşırken aşağı doğru düştü. Bambaşka bir dünyaya geldi. Yepyeni şeyler öğrendi, kendini keşfetti. Peki Alice kendi dünyasına döndüğünde eskisi gibi miydi? Öyle olmak istiyor muydu? Peki en önemlisi Alice'e ne olmuştu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç Gidilmeyen
FantasyAlice ormanda dolaşırken aşağı doğru düştü. Bambaşka bir dünyaya geldi. Yepyeni şeyler öğrendi, kendini keşfetti. Peki Alice kendi dünyasına döndüğünde eskisi gibi miydi? Öyle olmak istiyor muydu? Peki en önemlisi Alice'e ne olmuştu? Bir varmış bir...
