As Long As You Love Me

980 30 8
                                    

Arkadaşlar fotoğraftaki isimler sırasıyla Marco, Marcel ve Robin. Tanımayanlar için :)

''Merve senin ne işin var burada?"diyerek yanıma geldi Marcel. İnanmıyorum Marcel'i gördüğüme bu kadar çok sevineceğim aklımın ucundan bile geçmezdi, buna bahse bile girerim.

''Marcel, şey ben yani offf ben birine çarptım.''dedim titrek bir sesle.''Eee çarptığın kişi nerde?"diyerek sorulması gereken en ilk soruyu bana sordu ama nasıl cevaplayacağımı bende bilmiyordum doğrusu. Gerçekleri söylemekte fayda var diye düşünüp olan biteni söyledim.

''Ya çarptım birine işte, sonra konuştu bi kaç bişey başka bir arabaya binip gitti.''dedim özet olarak anlattım sanırım ama Marcel beni anlamıştır.

''E tabi sende Almanca bilmediğin için hiçbirşey anlamadım demi?"dedi. Off ya bende beni anlar sanmıştım ama aslında haklı o sarı kafa türkçe bilmiyor olsaydı hiçbirşey anlamazdım.

''Yok hayır aslında şöyle Alman olduğu her halinden belliydi ama türkçe biliyodu yani uff neyse işte Marcel beni buradan kurtar ne istersen yaparım.''dedim. Acınası bir halim vardı buna emin olabilirsiniz.

''Tamam tamam merak etme ben polisle konuşuyorum sen burada bekle.''dedi kafamı evet anlamında salladım. Marcel polisle konuşurken bir arabanın buraya doğru geldiğini fark ettim gelen Özge'ydi. Arabadan telaşlı bi şekilde indi. Benim için Endişelendiğim her halinden belliydi.

''Ah Merve tatlım iyi misin, bişeyin yok değil mi?"dedi ve ardından bana sımsıkı sarıldı. Ama biraz daha sıkarsa kemiklerimin kırılacağı ortayadı.''Merak etme iyiyim, korkulacak bişey yok.''diyip yatıştırmaya çalıştım.

''Sen buraları da bilmezsin ki. Almancan hiçbişeyin yok seni yanlız başına bırakmamalıydım. Şu kim?"dedi Marcel'i göstererek. Bende onun arkadaşım olduğunu söyledim. Tesadüfen karşılaştığımızı ve bana yardım ettiğini söyledim.

Ben Marcel'i İzmir'e tatil yapmak için geldiği zaman tanımıştım. Bende ailemle birlikte tatil yapmak için İzmir'deydim. O sıra arkadaşlar ortamında falan tanıdım, biraz çapkın bir tip olsa da harika bir insan olduğu her halinden belliydi. Tabi Robin'de öyle. İkisi tatil yapmak için gelmişlerdi ve dediğim gibi arkadaşlar ortamında tanıştık ve iyi bir arkadaşlığım oldu ikisiyle.

''Tamam ben herşeyi hallettim. Senin çarptığın arabanın plakasını da verdim. Arabanın sahibini bulup arayacaklar. Merak etme herşey kontrolüm altında.''dedi Marcel. Ohh sanki üstümden büyük bir yük kaldırmıştı Marcel.

''Sana ne kadar teşekkür etsem az Marcel.''diyerek sarıldım. Gerçekten harika bir insandı.''Ee bu güzel bayanda arkadaşın mı?''dedi Özge'yi göstererek. Bende ikisini tanıştırdım. ''O zaman sizi gideceğiniz yere kadar bırakayım.''dedi Marcel. Çarptığım o sarı kafayla aralarında ne kadar fark olduğunu şimdi fark ettim.

O sarı kafa havalı, kendini beğenmişin tekiydi. Ama Marcel öyle mi? Ne kadar ince. ''Özge'nin arabasıyla gidecez Marcel. Herşey için çok teşekkür ederim.''dedim. ''Önemli değil ama bi ara buluşalım olur mu baksana burdasın ve haberim yok.''dedi şaka yaparcasına. Bende telefon numaramı ve ev adresimi verdikten sonra ayrıldık. Off Allah'ım nasıl bi gündü eve gelir gelmez duş alıp uyudum. O sarı kafayı da hala unutmuş değilim.

-Marco'nun anlatımı-

Şu hale bak ya sabah sabah düştüğüm duruma. Her neyse konuyu uzatmadan kapatmayı başarmıştım. Türklerden ne beklersin ki... Oldum olası Türkleri sevmem. Nedenini de emin olun bilmiyorum. Antrenman bitiminden sonra eve geldim.

NOTHİNG LİKE USHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin