''Nasıl yani sen o Özge denen kızı mı seviyorsun Robin, ah inanmıyorum başka kız mı yoktu.''
''Aşk bu işte Victoria, sende başka erkek mi bulamadın?''
''Ben 10 sene bekledim tamam mı senin gibi 2 günde aşık olmadım.''
''Neyse ne sonuçta ikimizde aşığız, ben gideyim artık. Sende kendine iyi bak, ne de olsa uzun bir süre burada kalacaksın.''
''Emin misin?''
''Hoşçakal Victoria.''diyip ayrıldım.
Yol boyu düşündüm durdum. Ben napıcam.. İmkansız bir yola girdiğimin farkındayım. Marcel'e bunu yapamam yani ona ihanet edemem. Gerçi ihanet etmem için öncelikle Özge'nin bana karşı hissetmesi gereken duyguların olması gerekli.
Her seferinde o ikisini öyle görmekten yoruldum. Ama yapabileceğim bişey yok ve böyle bişeyin olduğunu kimse bilmemeli. Her neyse yeterince saçmaladım saçmalamam bittiğinde Merve gilin eve kavuşmuştum.
İçeri girdiğimde sadece Merve ve Reus'un olduğunu gördüm ve
''Marcel ve Özge nerde?''
''Daha gelmediler bende merak ettim açıkçası, aslında hemen arkamızdaydılar ama bir anda kayboldular, biraz daha bekleyelim gelmezlerse ararız.''dedi Reus.
''Olur, sen nasıl oldun Merve biraz daha iyi misin?"
''İyiyim evet, biraz daha iyiyim.''
''Sevindim.''
Aklım hala onlardaydı. Daha doğrusu ondaydı, Özge'de.
-Özge'nin anlatımı-
Marcel bu sefer gerçekten kararlıydı, benden bir cevap bekliyordu. Ama konumuz şu an bu değildi ki, benim acilen Merve'nin yanına gidip onun yanında olmam lazım.
''Marcel, bunları konuşmamızın ne yeri ne de zamanı anlıyor musun, şu an benim Merve'nin yanında olmak gerek, lütfen sakin olur musun. Ben eve gitmek istiyorum, şimdi sakinleş ve beni eve götür. Lütfen...''
''Hala kaçıyosun benden, o değilde yorulmadın mı hala, benden kaçmaktan yorulmadın mı. Merve'yi falan boşver şimdi bana onu mazeret olarak gösterme, merak etme o şu an evde.''
''Neler söylüyorsun sen Marcel, ne demek Merve'yi falan boşver, sen kendinde değilsin, iyice saçmalamaya başladın. Ben seninle bu halde asla konuşmam. Hem Merve'nin benim için ne kadar önemli olduğunu hala anlayamadın mı?''
''Peki ben?''
''Ne?''
''Peki ben diyorum, ben senin için önemli miyim?''
''Marcel son defa söylüyorum sana, ya beni eve götürürsün ya da ben kendim giderim. Ne diyorsun şimdi?''
''Tamam nasıl istiyosan, ama bu burada bitmedi haberin olsun.'' dedi ve arabaya doğru yürümeye başladı bende derin bir nefes aldım ve onu takip ettim.
Arabada hiç konuşmadık. Evin önüne geldiğimizde onu hiç takmadan arabadan indim ve hızlı adımlarla kapıya yürüyüp zile bastım.
''Nerdesiniz siz!''diye bağırdı Robin, şaşırmıştım neden bu kadar sinirliydi ki...
''Şeyy mmm trafik vardı ona yakalandık o yüzden, bişey mi oldu?''
''Dostum iyi misin, ne bu sinir?''diye söyledi Marcel arkamdan gelerek.
''Yok canım ne haddime. Sadece merak ettik hepimiz o yüzden. Neyse.''dedi ve içeri girdi Robin'e birşeyler olduğu belliydi ama şu an hiçbirşey benim umrumda değildi.