41.Bölüm

445 20 15
                                    

Ben doktor beyin odasında Reus hakkında konuşurken hemşire telaşla içeriye girdi..

''Öldü.''dedi. O an kalbime bişeyler olmuştu. İçimde sanki fırtınalar kopuyordu. Koşarak Reus'un odasına gittim ama.. Reus uyuyordu odada kimse yoktu. Sağ tarafıma baktığımda doktor ve hemşire diğer odaya yani Reus'un çarpıştığı kamyoncunun olduğu odaya girdiler.

Onların yanına gittiğimde sanırım herşey bitmişti. O adam ölmüştü. Bizimkiler de geldi o sırada. Gözlerimden akan yaşa hakim olamıyordum. Fişler çekilmişti. Adam'ın üstünü örttüler. O an gerçekten kötü oldum. Gözlerim kararmaya başlamıştı. Gerisini hatırlamıyorum.

...

Gözlerim. Sanki tonlarca ağırlıktaymış gibi geliyordu bana. Açmakta çok zorlanıyordum. Yavaş yavaş açmaya çalıştım. Bi odadaydım. Hareket ettiğimi gören Özge ayağa kalkıp telaşla yanıma geldi.

''Canım iyi misin?''diyip elimi tuttu.

''Reus!! Nerde o??''diyebildim sadece. Konuşmakta güçlük çekiyordum

''Merak etme Reus iyi. Sen dinlenmeye çalış canım çok yoruldun.''

Yavaşça yataktan kalkmaya çalıştım.

''Merve lütfen biraz söz dinle, bak halsizlikten bayıldın, biraz dinlenmeden bi yere kalkmak yok.''dedi.

''Özge lütfen bırak beni iyiyim ben.''diyip ayağı kalktım. Reus'un odasının önüne geldiğimde camdan onu izlemeye koyuldum, ayakta güçlükle durmama rağmen. İçerde Reus'un doktoru ve yardımcısı vardı.

Aralarında bişey konuşuyorlardı. Bi yandan da hemşire serumla falan ilgileniyordu. O sıra yanıma Robin geldi.

''İyileşecek değil mi Robin?''dedim Reus'u izlerken. Derin bi nefes aldı bir süre cevap vermedi. Ona döndüm ve konuşmaya başladı.

''Merak etme.''dedi. Başka şeyler söyler diye umuyordum ama sadece merak etme dedi. O sıra yanımıza inanmıyorum...

Reus'un annesi, babası ve Maria telaşla bizim olduğumuz yere geldi... Benimle tabiki de Maria konuştu.

''Merve,Reus nerde iyi mi durumu nasıl, bize nasıl söylemezsiniz?''dedi. Ben şaşkınlıktan konuşamıyordum.

''Biz merak etmeyin diye söylemedik, ama gerçekten merak edilecek bişey yok.''dedi Mario arkadan gelirken.

''Ne demek merak edilecek bişey yok, haberlerde sürekli Reus'u veriyorlar. Durumu ağırmış bize nasıl söylemediniz.''dedi Maria. Nedense Reus'un babası sadece bana bakıyordu, annesi ise camdan Reus'u ağlayarak izliyordu.

Ortam iyice kötü duruma düşüyordu. Marcel o sıra geldi, Reus'un annesi Marcel'e sarıldı ve ağlamaya başladı.

''Lütfen anne yapma böyle, Reus iyileşecek söz veriyorum sana en kısa zamanda toparlanacak. Ağlayarak bi yere varamayız.''dedi Marcel. Anne demesi dikkatimi en çok çeken şey oldu. Ama Reus'un babası hala bana bakıyordu. Bunu fark etsemde gözlerimi sürekli kaçırıyordum.

Kloop odadan çıkıp bizi daha doğrusu Reus'un anne ve babasını gördüğünde hızlı adımlarla yanımıza geldi ve Reus'un babasının yanına gitti direk olarak. Ama Reus'un babası hala bana bakıyordu. Kloop onunla birlikte yanımızdan ayrıldı.

Bende oradan ayrılmak istedim, hızlı adımlarla yürüdüm ve hastaneden çıktım. Hastanenin arka tarafındaki bahçeye gittim. Kameralara gözükmeden.. Banklardan birine oturdum ve ağlamaya başladım.

Artık kendimi tutmak istemiyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum, dayanacak gücüm kalmamıştı artık, herşey resmen üst üste geliyordu. O sıra beni izleyen birilerini fark ettim. Uzaktan izliyorlardı. Biraz daha dikkatli baktığımda beni izleyenlerin korumalar olduğunu fark ettim.

NOTHİNG LİKE USHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin