kurgu dolu bir dünyada yaşıyoruz, bizi neyin beklediğini zamanın, bizi daha nereye kadar götüreceğini ne kadar istersek isteyelim bilemiyoruz. Hayatım, ne bir jane auston romanı ne de stan lee nin çizgi dünyası. Benim hayatım fazlasıyla...sıradan. Hergün sabah erkenden kalkıp okula gidiyordum ve bu aralar fazlasıyla kavga tutkunu olan ailemden uzak kalmaya çalışıyordum. Neredeyse her gün lex ile telefonda konuşuyordum.Ve bugün sonunda doğum günümdü. 2. sınıftım ve bugün 16 oluyordum. Babam uzun süren kavgadan sonra evi terketmişti annem sürekli ağlıyordu. yalnızdım. ve Zack ten hoşlanıyordum yani sanırım. kitaplarımı çantama koyduktan sonra, Lex i aradım. - ben çıkıyorum. geliyor musun? bir anlık duraksamadan sonra cevap verdi. - bizimkiler 2 günlüğüne evde yok bize gelsene.dedi. - peki, Zack. aptal aptal ne diye soruyorsam. - muhtemelen, evde olmaz.dedi. - olur. telefonu kapattıktan sonra okul servisine bindim. annemin beni bırakmasını istemiyordum. sınıfa girdiğim an da birisiyle çarpıştım. kitaplarım yere teker teker düştükten sonra ben de yere kıçımın üzerine düşecekken beni tuttu. omzumdan tutup bana baktı ve yeşil gözleriyle karşılaştım çocuğun.gülümsedi ve sıraya oturdu. herkes bana bakıyordu. hızla yerime geçtim ve Zackle göz göze geldim. kalbim pır pır atarken bana bakışları sertleşti ve kate denen sarışın mini etekli kızın yanına gitti. sınıftaki kızlar yeni çocuk hakkında fısıldaşırken tek bir cümle aklımda kaldı. - şu yeni çocuğun eski sevgilisiymiş kate, şimdi de Zack i tavladı ne kadar şanslı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
takıldığımız çakıltaşları
Romancehayat insana çeşitli seçenekler verir. kaybet yada kazan, kendin olanı al yada sonsuza kadar unut... benim seçim şansım ise geçmiş ve gelecekti bugün denilen kavram beni yalnız bırakmıştı.