Zack i halde gördükten sonra, hızla odama çıktım ve kendimi oldukça rahatsız bir uykuya bıraktım. Sabah olup da uyandığımda Zack i uyandırmak için kalkıp yanına gittim.uzerindeki örtü açılmış; gözlerinin altı hala şişti fakat hala o 16 yaşındaki çocuk gibiydi tek farkı gözlerindeki korku yerini derin bir hüzne bırakmıştı. "Hey, bay uykucu işe gitmesi lazım ama!"gözlerini yavaşça açtı. "Günaydın, uyandın mı? " yanına gidip "asıl sana sormalı saat çoktan 11 olmuş, geç kaldın. Yanıma gelip uzattığım kahveyi alıp içti. "Bugün işi assak" yanağına bir öpücük kondurduktan sonra "aslında olabilir, sana sormam gereken şeyler var." ne soracağım ı sormamas ı için gidip kendime bir kahve koydum."güzel o zaman kahvaltıya ne dersin? Üzerime geçirdiğim kot cekimi alıp biraz da makyaj yapıp saçımı atkuyruğu yaptıktan sonra beni karşı caddedeki en sevdiğim kafeye götürdü. Siparişleri verdikten sonra konuştum. "Beni seviyor musun Zack?"sonunda yüzüme baktı. "Evet, bunu sen de biliyorsun."kollarımı kavuşturup"seviyorsan eğer neden benden bir şeyler saklıyor? John kim? Neden onunla dışarı çıktığım her an eve geldiğimde seni o halde buluyorum."gözlerini kapatıp sessizce iç çekti. "Alex, sadece şunu bilmeni istiyorum. Bilmemen daha iyi "ellerine uzanıp "Hayır değil, ve eğer söylemezsen Zack bu son konuşmamız olacak."çantamı elime alıp gitmek için hazırlandım. Kolumdan tuttu.Gözlerindeki hüzün beni korkuttu."üvey kardeşim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
takıldığımız çakıltaşları
Romantizmhayat insana çeşitli seçenekler verir. kaybet yada kazan, kendin olanı al yada sonsuza kadar unut... benim seçim şansım ise geçmiş ve gelecekti bugün denilen kavram beni yalnız bırakmıştı.
