Zack taşı uzattığında gözlerimiz buluştu. sonunda ona baktım. - nereden hatırlıyorsun? dedim kendimi tutamayarak bu arada lex full dikkat kesilmiş bizi dinliyordu. -bilmem... deyip odasına girip kapıyı kapattı.lex bana bir neler oluyor bakışı atınca bir şey yok deyip geçiştirdim. Ertesi gün ki tüm gece boyunca uyuyamadım.kahvaltı için alt kata indim.babam evi terk ettiğinden beri annem benimle konuşmuyordu sorun bendim yine...girdiğim şeker komasının ardından saatlerce süren dakikalar sessizlikle birlikte beni bu eve hapsetmişti. boşanmalarından beri ki daha 2 ay oldu.Babamla görüşmemiştim.düşünceleri kafamdan silip, iğnemi yapıp okula gitmek için çıktım. Newyorkta olduğuna inanılmayacak oldukça sesiz bir cadden geçtim. okul evimize yakındı yine de yalnız yürümek oldukça sıkıcıydı.Ben iç sesim ile konuşmaya dalmışken bir şey gördüm.babamdı...üzerine deri bir ceket giyinip,altınada jean bir kot giyinmişti onun olduğuna inanamadım...tam yanına gidecekken yanıındakki kadını farkkettim...en fazla 25 gösteren kadına babam kollarını sarmaş dolaş bir şekilde dolamıştı. gözlerim doldu hıçkırıklar eşliğinde ağlamaya başladım etrafımdaki insanlar birdenbire silinmişti. başım döndü duvara tutunarak kendime gelmeye çalıştım. şeker işte, her zaman mükemmel anlarda ortaya çkardı. ölçüm cihazımı çantamdan çıkardım... istemiyordum tek istediğim makineyi fırlatmaktı.bir el omzuma dokundu. -sen iyi misin? Alex... arkamı döndüğümde o yeşil gözlerle karşılaştım. okuldaki yeni çocuktu... gözlerimdeki gözyaşlarını farketmemesi için hızla - iyiyim ben. dedim ve gitmek için arkamı dönünce beni geri çevirdi.-ağlıyorsun...(makinemi gösterdi) yardıma ihtiyacın var mı? ölçebiliriz istersen derse daha 10 dk var. istemesem de başımı salladım. bu yıllardır göremediğim bir şefkatti.ben parmağımı delerken makinemi tuttu.Başkalarında gördüğüm acı dolu bakışın yerine şefkat vardı gözlerinde.- bu arada adımı nerden biliyorsun?dedim. bana bakıp,gülümsedi.- aynı sınıftayız unuttun mu?... bu arada ben Josh... Josh Morgan. -tanıştığımıza memnun oldum...Josh.(saatime baktım.)ola maz ders başlamıştır şimdi. hızla koşar adımlarla okula gelip, sınıfa girdik. Zackin dalgın gözleriyle karşılaştım.bana ve Josh a bakıp, hocaya döndü.- hocam, ders başlayalı 15 dk oldu.yok yazmamız gerekmez mi? Zacke çfke dolu gözlerle baktıktan sonra okkalı bir cevap verecekken Josh araya girdi.Zacke sırıtarak bakıp, hocaya döndü. - acil bir işimiz çıktı.üzgünüm. tilki surat bay joseph bize dönüp, - ne işi? diye sordu. Josh a cevap vermemesini söyleyecekken Josh araya atlayıp, - dersten sonra anlatırım.( Zac e bakıp) - burada olmaz. dedi. sonunda derse alındıktan sonra,sıkıcı tarih dersinin ardından zil çaldı. Zackin sırasına gidip,- ne yaptığını sanıyorsun?dedim. -ne mi yapıyorum?...sınıf ve okul başkanı olarak bazı gençlerin ergen duygularla aşka kapılmasını engelliyorum.dedi. kendini ne sanıyordu bu- ne yapıp yapmadığım seni ilgilendirmaz...Zack kiminle takılırsam takılırım.dedim v sınıftan çıkmak için ayrılırken, - onun kim olduğunu bil bilmiyorsun. dedi. ona döndüm ve Kat i göstererek ,- elbette biliyorum, yeni sevgilininin eski sevgilisi Josh Morgan. sıftan ayrılmadan önce seslendi.- emin misin?...ya değilse?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
takıldığımız çakıltaşları
Romancehayat insana çeşitli seçenekler verir. kaybet yada kazan, kendin olanı al yada sonsuza kadar unut... benim seçim şansım ise geçmiş ve gelecekti bugün denilen kavram beni yalnız bırakmıştı.