"Bu hayat,bu gülüşler hepsi yalan!Ve hayatımızın başroluyüz.Sana en fazla iki buçuk sene veriyorum.Yalanlar çıkacak ve gülüşler solacak."
(Arasın anlatımıyla)
Ben hariç herkesin gözleri kapanmaya başlamıştı.En sonunda Kaan babamı arayıp artık uyuyup uyuyamacaklarını sordu.Bir ara bende uyumayı düşünsem de güneşin doğuşunun bu kadar güzel olması bütün uykumu kaçırdı.Kaan bana uyuyup uyumayacağımı sorduktan sonra koltukta uyuyan Masalı alıp İlaydanın yanına götürdü.
Bende kendime bir kahve yapıp balkonda oturmaya devam ettim.Bütün gece herkes içip bir süre sonra sızmıştı.Herkes derken en azından kızların hepsi uyuya kalmıştı.Buse ise işi olduğunu söyleyip gitmişti.Bende sonrasında balkonda dışarıyı izlemeye devam ettim.
O an çok değişik hissetmiştim.Uzun bir aradan sonra o rakı masası tekrar kurulmuştu.Hep en büyük acılarda kuruluyor gibi gözükse de aslında o rakı masası yüzdeki gülüşlerimizin sebepleri gittiğinde kuruluyordu...Biz o masaya en son farklı bir yüz ile oturmuştuk.Gülen bir çift gözle oturmuştuk.Birbirine sevgi ile bakan gözler ile oturmuştuk.
(12 Ocak 2018,Soğuk bir kış akşamı)
"Kıçım dondu sayenizde artık eve gidelim!"Burcu bir yandan ona kar topu fırlatan Kerem'e bağırıyor,bir yandan ise ellerini ısıtmaya çalışıyordu.
"Bubu bir kere de itiraz etme!Bak karın tadı çok güzel"Berke sanki dünyanın en lezzetli yiyeceğini yermişcesine elindeki karın tadına bakıyordu.
"Berke boğazını üşüteceksin yeme yeter!"Masal ise Berke'nin elinden almaya çalışıyordu.Kaan da kendini ısıtmak adına sigarasını yakmış.Onların atışmalarını izliyordu.Ben ise yanımda her şeyi masumca izleyen Tuğçeyi izliyordum.Hem onlara gülüyor hem de anlamsız gözlerle bakıyordu.Karla kaplanmış çimlerin üzerinde oturuyorduk.Tuğçe başını omuzuma yaslamıştı.Üşüse de üşüdüğünü belli etmemeye çalışıyordu.Bir ara Buse ile sohbet etmeye çalışmış ama sonrasında üşüdüğü için konuşamıyor haldeydi.
"Tuğçe vallahi donacaksın,gidelim mi güzelim?"Kabul etmeyeceğini bildiğim halde ara ara ona gitmemiz gerektiğini söylüyordum.Ama beni bu konuda hiç takmıyordu.
"Aro zaten senede bir kere bile zor yağıyor.Bırak da eğlenelim.Hem o kadar soğuk değil.Eldivenlerini de verdin zaten,üşüyen sensin bence."Eldivenlerini Berke ile kartopu savaşı yapmaya çalışıp sonrasında ıpıslak bir hala getirmişti.Zar zor benimkileri takmaya başarmıştım.
"Tamam.Ama üşüdüğün zaman söyle.Sen burada dur da ben şu Kaan'a bakayım."Bana içi gülen gözleriyle bakarken bende ağır adımlar ile Kaan'ın yanına gittim.Sırtını bir duvara vermiş.Herkesten kendisini soyutlamaya çalışıyordu.
"Şu kıza bebek gibi davranmayı ne zaman keseceksin?"Kaan'ın yanına gelmenin o kadar iyi bir fikir olmadığını şimdiden anlamıştım.
"Bebek gibi davranmıyorum."
"Baya öyle davranıyorsun.Üşürse zaten söyler.Tuğçe zeki bir kız."Eğer cevap verirsem daha çok uzatacağını düşünüp bende onun gibi cebimden bir sigara dalı çıkardım.Hiç bir şey söylemeden cebinden çakmağı çıkarıp dudaklarımın arasına yerleştirdiğim sigaramı yaktı.
"Eyvallah"
"Ooo Aro senden bu sözlere hiç alışık değilim."
"Kaan bence bana yakışmıyor şöyle kelimeler hadi kabul edelim."Ardından büyük bir kahkaha patlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
150 Sayfalık Hayatım
Novela JuvenilBirbirine bu kadar benzemeyen insanların,bir arada olması ne kadar eşsiz olabiliyor ise bunun örneği onlardı. Aras ve Kaan ikisi de birer ölümlü ama umutlarını ve kaybedişlerini başka şeylere sığdıran ölümlüler. Kaan,denizlere aşık bir adam...Onlar...