"Onu denizlere verdi,sonrasında kendini de denizlere adadı..."
O sırada diğerleri...
"Açmıyor telefonunu!"Berke bağıra bağıra salonda Arasa ulaşmaya çalışıyordu.
"Ya salak mısın?Bir kaç dakika bekle öyle ara böyle yaparsan zaten ulaşamazsın!"Ada Berkeye bağırmak ile ilgilenirken Kaan ise kimseyi takmadan yiyecek bir şeyler hazırlıyordu.
"İlayda sen de arasana"Berke hem kendi arıyor bir yandan ise diğerlerini rahatsız ediyordu.Arasa ulaşamamak onu çok korkutuyordu.
"Berke canımın içi birinizin araması yeterli!"Masal ise Berkenin panik yapmasından sıkılmış onu durdurmaya çalışıyordu.
"Arkadaşlar bakın yine telaş yapıyorsunuz.Aras bu bir yerden çıkar."Kerem ise sakinliği koruyup olaya iyi tarafından bakıyordu.Sonrasında Kaan da elinde bir tabak makarna ile koltuğa oturmuştu.
"Ya bırakın şu hayırsızı bir yerde uyuyup kalmıştır.Mis gibi makarna yaptım gidin yiyin.İlo vallahi açlıktan öleceksin."Kaan yanında oturan İlaydaya kendi tabağından zorla yedirmeye çalışıyordu.
"Vallahi hayatımda gördüğüm en gamsız insansın Kaan!"İlayda ise tabağı itiyor ve bir yandan da Kaan'a söyleniyordu.
"Ya ne bok yerseniz yiyin ben dolaşmaya gidiyorum."Kaan yemeğini bırakıp evden ayrılmıştı.İlk başta gidecek bir yer bulamasa da sonrasında aklına bir yer gelmişti.Genç adam yoldan çevirdiği bir taksiye binip,bir mezarlığın önünde inmişti.
Mezarlığın önündeki duran çiçekcilerden bir buket almıştı.Heyecanlı adımlarla içeri girmişti.Bir mezarın yanına yaklaşıp yavaşça mezar taşına doğru eğilmişti.Önce mezarın üstünü temizlemiş.Sonra da aldığı çicekleri bırakmıştı.Sonrasında ise uzun uzun mezar taşının üstünde yazan isme bakmaya başlamıştı.
Esil Arın...
"Çok erken oldu be ufaklık."Kaan gözyaşlarını tutamadı.Uzun süre sonra ilk defa gelmişti ve uzun süre sonra ilk defa gözyaşı dökmüştü.En son yine aynı yerde ağlamıştı.
"Esil,seni koruyamadığım için çok özür dilerim."
(4 Yıl önce/12 MART 2016)
"Kaan ver şu telefonu"Esil Kaandan telefonu almaya çalışırken Aras ise onları izlemeye koyulmuştu.
"Kaan salak mısın versene kıza telefonunu."Kaan inatla vermiyor.Sadece koşuyordu.
"Yemin ederim nöbetçi öğretmen birazdan bizi kovalayacak."Aras hoca gelip gelmediğini kontrol ederken Kaan asla durmuyordu.Esil onu kovalarken yorulmuştu.
"Ya vermezsen verme gidiyorum ben sınıfa."Kaan en sonunda kıza kıyamayıp peşinden gitmişti.
"Ufaklık sen de oyan bozanlık yapıyorsun.Al telefonunu bakalım.Hem sen bugün neden bizimle gelmiyorsun?"Kaan çıkışta hep birlikte yemek yemeye gideceklerini söylemişti.Ama Esil bunu kabul etmeyince Kaan onu ikna etmek için uğraşıyordu.
"Kaan olmaz diyorum.Sen git işte Aras ve Berke de geliyor."En sonunda Aras oturduğu yerden kalkıp olaya dahil olmuştu.Bir kolunu Kaan'ın omuzuna atıp konuşmaya başlamıştı.
"Vallahi Esilcim Kaan'ın pes edeceğini düşünmüyorum.Bence bugün gelemiyorsan.Yemek işini yarın yapalım.Bende az kafa dinleyeyim bugün."
"Ya arkadaşlar siz bensiz gidemiyor musunuz?"Kaan hayır anlamında kafasını sallayıp.Bir kolunu o da kızın omuzuna atmıştı.Kaan Esil ve Arası sınıflarına bırakıp o da üst kata çıkıp kendi sınıfına girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
150 Sayfalık Hayatım
Novela JuvenilBirbirine bu kadar benzemeyen insanların,bir arada olması ne kadar eşsiz olabiliyor ise bunun örneği onlardı. Aras ve Kaan ikisi de birer ölümlü ama umutlarını ve kaybedişlerini başka şeylere sığdıran ölümlüler. Kaan,denizlere aşık bir adam...Onlar...