12.BÖLÜM:DÖNÜŞ YOLU

46 6 3
                                    

(Aras'ın anlatımıyla)

"Dört duvar bir insana bu kadar ağır gelebilirdi..."

Bu ev bana çok ağır geliyordu.İstemsizce gülemiyordum burada,bir yanım eksik kalıyordu.Eve geleli daha bir kaç saat olmuştu.Ama ben hemen dönmek istiyordum.Her yerden bir mutluluk sesi geliyordu.Ama şuan evde bulunanların sesleri değildi.Geçmişimizin sesiydi.Sanki bizi,beni içine hapsediyordu.Geçmiş bana çok ağır geliyordu.Çok fazlaydı...Çok fazla mutlu bir geçmişti...Ama geçmişin geleceğimiz olduğu bir dünyada bunla savaşmak zorundaydık.En azından bazı şeylerin farkında olmak zorundaydık.

Hava daha yeni aydınlanmıştı.Berke ve Kerem uyanmış denize giriyorlardı.Kaan ise yiyecek bir şeyler hazırlamaya çalışıyordu.Kızlardan bir Buse uyanmış.Salondaki resimlere hüzünlü bir şekilde bakmaya devam ediyordu.Ona da çok ağır geliyordu.Kaybetmeyi kendine yediremiyordu.Neden kendi değilde onun olduğunu anlamaya çalışıyordu.Sonra da orada mutludur diyerek kendini teselli etmeye çalışıyordu.O an daha fazla onu öyle görmeye dayanamayıp yukarı odama çıktım.O an aklıma defterimi yanıma aldığım geldi.

2 Haftadır yazmadığımı hatırladığımda kısa da olsa bir şeyler yazmaya ihtiyaç duyduğumu hissettim.Son kararımı verip,odada duran masaya doğru ilerledim.Eski sayfaları hiç okumadan boş sayfalardan birini açtım.Kalemi elime alıp,son bir kez derin bir nefes aldım.

(2 Temmuz 2020)

Buradayız ve hep birlikteyiz.Yine bir aradayız,ama bil bakalım ne eksik?Yüzlerimizde ki o tebessüm eksik...Ne kadar mutlu olursak olalım,o tebessüm olmuyor Tuğçe.Biz hepimiz geçmişin içinde hapsolduk.Bak sayfalar ben yazdıkça azalıyor.Son 139 sayfa...Belki de kavuşmamıza son 139 sayfadır.Belki de hayallerimize son 139 sayfadır.Bu aralar hiç bir şey bilmiyorum.Neden bu evdeyiz?Neden hep birlikte geçmişimize geri geldik?Hiç bir şey bilmiyorum.Tek bildiğim bir şey buraya geliş amacımız.Tuğçe,ben bir kızın daha üzülmesine dayanamadım.Sen burada olsan onu çok severdin.Çok konuşmadık.Çok birbirimizi tanımıyoruz.Hatta belki de birbirimizi hiç tanımıyoruz.Ama bir şey var onda...Beni kendine çeken bir şeyler var.O gün orada ağlarken onu görünce aklıma sen geldin.Ben seni ilk gördüğümde sende ağlıyordun.Sen de tek başınaydın ve yine hep birlikte buraya gelmiştik.

Ben eski Arası geri getiremiyorum.Olmuyor.Ben o eski Arastan nefret ediyorum galiba...Ama o mutluydu,şimdiki değil.Çünkü şimdikinin bir mucizesi yok.Şimdikinin bir mutluluk sebebi yok.Şimdikinin gözlerine sevinçle bakan bir kız yok...İşte o yüzden eski Arastan o çocuk gibi olan Arastan nefret ediyorum.Kalbimden nefret ediyorum belki de...Ama sana söz nefret etsem de bir gün o Aras gelecek.Hemde eskisi gibi...Şimdilik bu kadar Milagro...Unutma ben hep seninleyim.

Yazmayı bitirdikten sonra,defteri ve kalemi çantama atıp aşağıya doğru indim.Ben deftere bir şeyler yazarken herkes uyanmıştı.Berke ve Kerem duşa girmiş,herkes çıkmak için onları bekliyordu.

"Kesin kırklanıyorlar bak diyeyim!"Burcu onlara söylenirken,Kaan yol için bir şeyler hazırlamaya devam ediyordu.

"Kaan Allah aşkına mutfakta iki üç tane şey var.Sen ne hazırlıyorsun?"Ada bile şuan isyan ediyordu.Herkes uykulu gözlerle oturuyordu.Bir koltukta İlayda ve Buse sohbet etmeye çalışıyor.Masal ise balkondan denizi izliyordu.

"Geldim Berke nerde?"Kerem sonunda hazırlanmış ve yanımıza gelmişti.

"O hala çıkamadı."

"Beyfendi çıkana kadar en iyi ben arabayı hazırlayayım.Geldiğinde yola çıkarız."Kerem arabaya doğru giderken bende Kaan'ın kafasının karışık olduğunu görünce Ada'nın yanına gittim.Çünkü Ada biraz daha konuşursa Kaan büyük ihtimalle kızardı.Bir kavga kaldıracak halim yoktu.

150 Sayfalık HayatımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin