Hepinize kocaman bir merhaba! İlk bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz ve hoşunuza gider. Klişe başlangıç tarihinizi buraya bırakabilirsiniz! :)
İlk bölümler karakterleri tanımanız ve ısınmanız için olacaktır. İlerleyen bölümlerde ise kurgunun etrafında döndüğü asıl olaya geçiş yapılacaktır. Tek ricam ilk bölümlerden hemen bir karara varmamanız. Eminim ki bölümlerde artış sağlandıkça siz de olaya kapılacaksınız. Keyifli bir okuma gerçekleştireceğinizi düşünüyorum. Bu kitapta güçlü bir kadın karakteri de gözlemleyeceksiniz.
Dediğim gibi ilk bölümler karakterleri benimsemeniz için. Olaylara giriş yaptıkça kendinizi okumaktan alıkoyamayacaksınız.
Sanırım çok uzun bir yazı oldu 😂
Oy ve yorum vererek bana destek olabilirsiniz. Şimdiden teşekkürler.♡
~~~
Ayla'dan
Gözlerim sersemce saate gidip geldi. Saat 5.35'ti. Nöbetimin bitmesine yaklaşık yarım saat kalmıştı. Yorgunluktan ağrıyan başımın ağrısını biraz da olsa dindirmek için şakaklarıma baskı uyguladım. Şimdi biraz daha iyi hissediyordum kendimi. Bir an önce eve gidip rahat yatağımda yayıla yayıla yatmak istiyordum. Gerçekten tüm kaslarımın kasıldığını hissediyordum. Sonra aklıma kızım geldi. Muhtemelen her nöbetimde olduğu gibi uyumamış ve gelmemi bekliyordu.
Eve gittiğimde bana kırgın gözlerle bakardı. Bunu anlayışla karşılardım. Doğduğundan beri babasının yokluğuyla yaşıyordu ve bunun üzerine benim doktor olmam onun yalnızlık çekmesine neden oluyordu. Elimden geldiğince ona yetmeye çalışıyordum ama babasının yerini tamamen dolduramıyordum. Dolduramazdım da... Sonuçta babalar kızlarının ilk kahramanlarıydı değil mi?
Ben düşüncelerimle boğuşurken kapım tıklatıldı. "Gelebilirsin." diye seslendikten sonra içeriye hemşirelerden Şebnem girdi. "Ayla hocam dediğiniz gibi hastanın yatışını 302 numaralı odaya yaptık. Bu da istediğiniz testlerin sonuçları." dedikleriyle birlikte uzattığı dosyaya uzandım ve elime aldım. Ona teşekkür etmemin ardından odadan çıkmıştı zaten. Dosyayı elime alıp yazılanlara baktım. Birkaç dakika boş bakışlarım kağıdın üzerinde gezindi. Kağıda bakmayı sürdürüyordum ama sanki senelerdir tıp eğitimi almamışım gibi gördüğüm şeyleri anlamlandıramıyordum. Sanırım uykusuzluk sınırını aşmıştım. Kafamı toplayıp dinç bir şekilde daha iyi inceleme yapabileceğimi düşünerek ayağa kalktım ve sonrasında unutmamam için dosyayı masamın köşesine bıraktım.
Kahverengi gözlerim tekrar saate ulaştığında 6'yı geçtiğini gördüm. Fazlasıyla oyalanmıştım. Ne kendimin ne de kızımın daha fazla uykusuz kalmasını istemiyordum. O yüzden hareketlerimi hızlandırdım. Önlüğümü çıkarıp üzerimdeki kot pantolonu ve tişörtü düzelterek kabanımı elime aldım. Aynanın karşısına geçip sarı saçlarımı tokamdan kurtardım. Tokayı çözdüğüm anda başımın neden ağrıdığını anladım. Çok sıkı bağlamıştım saçımı. Masadaki çantamı alıp hızlıca hastaneden çıktım. Arabama binerek eve doğru sürdüm.
Apartmanın önüne vardığımda arabamı park ettim ve koşar adım yukarı çıktım. Daire kapısının önüne geldiğimde anahtarımı çıkarmak için çantama yöneldiğim sırada kapı açıldı. Kapının arkasından kızımın mavi gözleri belirdi. Onu görünce tüm yorgunluğumun geçtiğini hissettim. Hemen yere doğru çömelerek kızımla boyumu eşitledim ve tatlı bir huysuzlukla söylenmeye başladım:
"Bakıyorum da Güneş Hanımlar yine uyumamışlar. Oysaki kaç defa bu konuyu konuştuğumuzu hatırlıyorum.".
Güneş söylediklerim karşısında hemen bana sarıldı ve yüzünü boynuma gömdü. Boğuk çıkan sesiyle "Ama anne sensiz uyuyamıyorum ki. Hem ben seni çok özledim." diye mırıldandı. "Ben de seni çok özledim annem. Hadi içeri geçelim de eve soğuk girmesin bir tanem." diyerek ayağa kalktım ve birlikte içeri geçtik. Kapıyı kapattıktan sonra Güneş sebebiyle uykusuz kalmış bakıcısı Berna'yı gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs'ün Afrazesi (Tamamlandı)
Ficção GeralAklını fütursuzca istila eden düşünceler onu çıldırmanın eşiğine getirmişti. Kalbi, her geçen gün bastırmaya çalıştığı özlemin daha da artarak karşısına çıkması sonucu acıyla kasılıyordu. Dile kolay beş yıldır sevdiği adam yoktu. Yurt dışına bir iş...