Merhabalar! Yine ben geldim. Çok uzatmadan sizi bölüme uğurluyorum. Oy ve yorumlarınızı bırakarak desteğinizi hissetmeme izin verirseniz sevinirim. Keyifli okumalar! 🙃💙
~~~
Günümüz
Güne erken başlamış, otel odasında kulağımda kulaklıklarımla dört dönüyordum. Dinlediğim enerjik müzik ister istemez benim de enerjimi yükseltiyordu. Açıkçası buna ihtiyacım olacaktı. Bugün toplantı günüydü. Yani Perşembe günündeydik. O akşam gelen pakete Tarık elimi dahi sürdürtmemişti. Dün de zaten sürekli dışarıda Görkem ile işleri olduğunu söylemişlerdi. Bugün toplantıda olacakları düşündükçe geriliyordum. Dedemin mektubunu da Tarık ile paylaşmıştım. Ben kafa patlatmama rağmen hiçbir şey bulamamıştım. En yakın zamanda yazlığa gitmeliydim. Ama şu an ortam buna müsait değildi.
Valizden çıkarıp dağıttığımız eşyaları toparlıyordum. Çok fazla dağıtmıştık etrafı. Elbette burayı hizmetliler de temizleyebilirdi. Ama onların görevi bir hayvanat bahçesini toplamak değildi. Etrafa göz gezdirdiğimde ise tam bir hayvanat bahçesi görüntüsü karşılıyordu beni. Hatta hayvanat bahçesine hakaret olurdu bu. Buram buram yaşanmışlık kokuyordu oda! Kendi kendime düşündüklerimle kahkaha attım. Arkamdan belime sarılan kollar yine irkilmeme sebep oldu. Tarık olduğunu artık anlıyordum. Her seferinde ürktüğümü bile bile yapıyordu. Boynuma yüzünü gömdüğünde minik bir öpücük hissettim. Tikim vardı benim boynumda. Bu hareketiyle boynum irkilerek refleksif olarak başım geriye düştü. Sinirle söylendim.
"Tarık tikim var benim! Bir gün bunu yaptığında ya boynumu kırarsam, ya felç kalırsam! Hem şu arkadan sarılmadan mesaj at önceden. Kalbime inecek bir gün."
"Evet, haklısın karıcığım."
Sesi boğuk gelirken o kadar vurdumduymaz bir tonda söylemişti ki.
"Tarık beni ciddiye alsana!"
"Ayla müsaade edersen ciğerlerime bayram yaşatıyorum."
İçimde bir şeyler hareketlenirken "Yaa..." diye uzata uzata nazlandım.
"Sen bana iltifat mı ettin?"
"Varlığınız hayata bir iltifat sevgili karıcığım."
"Ya, Tarık!" diye kıkırdadığım o da harfleri uzatarak "Efendim." dediğinde gülümsedim.
"Sen çok tatlı bir adamsın."
"Sadece size böyleyim. Dışarıda bunu söyleme yoksa düşmanlarım yanaklarımı sıkıp 'Ya Tarık, sen ne tatlı bir şeymişsin.' derler."
Dediği şeyler zihnimde canlandığında kahkaha attım. Ben işimi bitirdikten sonra hazırlanıp aşağıda kahvaltı yaptık. Berna bizimle değil de bir akrabasıyla kalıyordu. Bu kararına saygı duymuştum. Onu arayarak haber verdiğimde bir süre sonra gelmişti. Güzel kızımı ona emanet ederken şirketin yolunu tuttuk.
Şirketin önüne geldiğimizde anlatılamaz bir biçimde tedirgindim. Tarık sürekli sakin olmamı ve her şeyin yolunda gideceğini söylemişti. İçeriye girdiğimizde tüm çalışanlar tedirgindi. Artık hepsi olanların farkındaydı. Yönetim katına çıktığımızda toplantı salonuna girmiştik. İçeride oturan birkaç çalışan saygıdan ötürü ayağa kalkarken el işaretimle oturmuşlardı. Bu tür durumlar bana çok kasıntı geliyordu. Bizim hemen ardımızdan annem ve babam girerken en son Cüneyt de gelmişti. Cüneytlerin hukuk bürosu başlarda bizden ayrıydı. Ancak birkaç sene önce ortak olmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs'ün Afrazesi (Tamamlandı)
Genel KurguAklını fütursuzca istila eden düşünceler onu çıldırmanın eşiğine getirmişti. Kalbi, her geçen gün bastırmaya çalıştığı özlemin daha da artarak karşısına çıkması sonucu acıyla kasılıyordu. Dile kolay beş yıldır sevdiği adam yoktu. Yurt dışına bir iş...