Merhaba! Çok arayı açmadan yeni bölümle beraber geldim! Oy ve yorumlarınızla beni desteklerseniz çok sevinirim. Keyifli okumalar!
~~~
Günümüz
Yerde oturmuş ağlarken omzumda bir el hissettim. Başımı kaldırıp baktığımda Görkem benden farksız bir biçimde bana bakıyordu.
“Lütfen hemen kendini bırakma yenge. Daha hiçbir şey belli değil.”
Doktor öksürdüğünde Görkem’e tutunup ayağa kalktım. Bacaklarım titrerken ayakta durmak için ondan destek alıyordum. Doktora beklentiyle baktığımda benimle ufak bir göz teması kurmuş ve yine bakışlarını başka bir tarafa yöneltmişti.
“Naegleria fowleri...” demesiyle kaşlarım çatıldı. Aklımda okuduğum tıbbi dergiler canlanırken yanlış şeyi hatırlıyor olmak için dua ettim. Görkem “Nasıl yani?” diye sorduğunda doktor zorlukla konuştu.
“Beyin yiyen amipler... Sularda yaşarlar ve hastaya burun yoluyla bulaşırlar. Koku alma sinirine tutunarak beyin omurilik sıvısı ve beyine ilerlerler. Orada üreyerek yavaş yavaş beyni ele geçirirler. Tabiri caizse yerler.”
Gözlerim duyduğum gerçeklerle sımsıkı kapanırken bunun bir kabus olmasını diledim. Bunu kaldıramazdım. Görkem bir süre susarken güzel bir şey duymak amacıyla sessizliği bozdu.
“Tedavisi?”
Acıyla yutkunurken o acı gerçeği sessizce mırıldandım.
“Yok.”
Görkem bana şaşkınlıkla baktığında doktor başını olumlu anlamda salladı.
“Baş ağrısı, mide bulantısı, yüksek ateş ve nöbetlerle hastalık kendini gösterir. Onu seyreden şuur kaybı ve komayla hasta yaklaşık on günlük bir sürede yaşamını yitirir. Hastaların %97’si bu hastalıktan kurtulabilmekte. Kızınız... Yaşı itibariyle çok dirençli olamayabilir. Yoğun bakıma alacağız. İlaçlarla tedavi etmeye çalışsak da günler bize ne olacağını gösterecek.”
Doktor hızla yanımızdan ayrılırken yine hıçkırıklara boğuldum. Ellerimle ağzımı kapatırken yavaşça yere oturdum. Görkem beni sakinleştirmeye çalışırken ona buğulu gözlerimle baktım.
“Görkem, Tarık...”
“Tarık nerede yenge?”
“Şi-şirketten çıktığımızda vuruldu. A-ameliyathanede...”
Korkuyla bana baktığında hızla ameliyathanelerin olduğu yere koştu. Berna, Güneş’in yanında kalacağını söylerken ben de Görkem’in peşinden ameliyathanenin önüne gittim. Yaklaşık bir on dakika korkuyla beklerken sonunda sürgülü kapı aralandı. İkimizde beklentiyle doktora bakarken başını olumsuz anlamda salladı.
“Ne yazık ki kurşunlar hayati noktalara isabet etmiş. Şu an kalbi hala atmakta. Ancak yoğun bakıma alacağız. Komaya girdi. Uyansa dahi felç kalma olasılığı çok yüksek. Kendinizi her ihtimale karşı hazır tutmak zorundasınız.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Venüs'ün Afrazesi (Tamamlandı)
Ficción GeneralAklını fütursuzca istila eden düşünceler onu çıldırmanın eşiğine getirmişti. Kalbi, her geçen gün bastırmaya çalıştığı özlemin daha da artarak karşısına çıkması sonucu acıyla kasılıyordu. Dile kolay beş yıldır sevdiği adam yoktu. Yurt dışına bir iş...